Tebliğ Evrakının Teslim Şekli Ve Tebliğ Zarfı Üzerindeki İmzanın Geçerliliği
07 Temmuz 2018
Danıştay 3. Dairesi
Tarih    : 16.02.2017
Esas No : 2016/15452
Karar No  : 2017/898 VUK Md. 94, 102
Tebliğ Evrakının Teslim Şekli ve Tebliğ Zarfı Üzerindeki İmzanın Geçerliliği

Tebliğ mazbatası üzerindeki “Teslim Alan” bölümündeki imzanın aksi kanıtlanıncaya kadar muhatabına ait olduğunun kabulü gerektiği hk.

İstemin Özeti: Davacı adına, yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2011 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re’sen salınan katma değer vergileriyle tekerrür hükümleri uyarınca artırılarak kesilen üç kat vergi ziyaı cezasına karşı dava açılmıştır. Vergi Mahkemesi; defter ve belge isteme yazısına ilişkin tebliğ alındısında, tebliğin kime yapıldığının belirtilmemesi ve davacıya yakınlık derecesinin de yazılmaması ayrıca imzanın çıplak gözle dahi davacının imzasına benzemediği hususları karşısında, sözü edilen tebliğ işleminin usule uygun olarak yapıldığından, dolayısıyla defter ve belgelerin gizlendiğinden bahsedilemeyeceği, bu nedenle re’sen yapılan tarhiyatın hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle kaldırmıştır. Davalı idare tarafından, defter ve belge isteme yazısının davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenlere veya temsilcilere yapılacağı; tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı, 102. maddesinde, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, bu işlemlerin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı kurallarına yer verilmiştir.

Davacının dava dilekçesinde de belirttiği adrese tebliğe çıkarılan defter ve belge isteme yazısının, tebliğ alındısı üzerine “Bizzat Kendi İmzasına Tebliğ Edildi” kaşesi basılmak ve alındının “Teslim Alan” bölümü imzalattırılmak suretiyle 30.07.2015 tarihinde tebliğinin sağlandığı görülmektedir.

213 sayılı Yasa’nın kuralına yukarıda yer verilen 102. maddesi uyarınca, tebliğ mazbatası üzerinde muhatabın ve posta memurunun imzalarının yanı sıra tebliğ tarihinin yer alması yeterli olup ayrıca muhatabın ad ve soyadının yazılmamış olmasının tebligatı geçersiz kılacağından söz edilemez.

Sözü edilen tebliğ mazbatası üzerindeki “Teslim Alan” bölümündeki imzanın aksi ispat edilinceye kadar muhataba ait olduğunun da kabulü gerekeceğinden, davayı ulaştığı aksi yöndeki yargıyı hükme esas alarak yazılı gerekçeyle sonuçlandıran vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi(*).

(*)         KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum. Kaynak, www.versav.org.tr