Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yapılan Yasa Değişikliğinin Ancak Yürürlük Tarihinden Sonraki Fiillere Ve Olaylara Uygulanabileceği PDF Yazdır e-Posta
18 Nisan 2018

Image

Danıştay 3. Dairesi

Tarih    : 05.06.2017

Esas No : 2016/9239

Karar No  : 2017/4607

VUK Md. Mük.355

YAPILAN YASA DEĞİŞİKLİĞİNİN ANCAK YÜRÜRLÜK TARİHİNDEN SONRAKİ FİİLLERE VE OLAYLARA UYGULANABİLECEĞİ 

213 sayılı Yasa’nın mükerrer 355. maddesinin, 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihi itibariyle yürürlüğe giren değişiklikten önceki ve olay tarihindeki hükmüne göre, yükümlüler adına anılan maddeye göre ceza uygulanabilmesi için, mükellefe Kanuna aykırı olan hareketinin yazılı olarak bildirilmiş olması ve bu yazılı uyarıya karşın mükellefiyetle ilgili ödevin yerine getirilmemiş olmasına bağlı olduğu, öte yandan kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihinde uygulamaya giren değişikliğin, ancak bu tarihten sonraki fiillere ve olaylara uygulanabilecek nitelikte olduğu hk.

İstemin Özeti: Davacı adına, 2009 yılının Mayıs dönemine ait Ba-Bs formlarının elektronik ortamda yasal süresinde verilmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; Ba-Bs formlarının süresinde verilmediği tartışmasız olduğu olayda, 213 sayılı Yasa’nın mükerrer 355. maddesine 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen fıkra ile bildirimlerin verilmesi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirme şartı aranmayacağı kuralına yer verildiğinden, artık Tebliğ’de belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda yaptırımın ne olacağının mükelleflere ayrıca bir yazı ile bildirilmesine gerek bulunmadığı, ancak Ba-Bs formu vermek zorunda olan davacı adına özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmekle birlikte, yukarıda anılan 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle 01.08.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yapılan değişiklik ile öngörülen ceza miktarları azaltılarak özel usulsüzlük cezalarının birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.000,00 TL. olarak belirlenmiş olması nedeniyle cezanın 1.000,00 TL’yi aşan kısmı kaldırılmış, fazlaya ilişkin kısmı yönünden ise dava reddedilmiş, bu karara karşı davacı tarafından yapılan itirazı reddederek kararı onayan Bölge İdare Mahkemesi’nin kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından; 213 sayılı Yasa’nın mükerrer 355. maddesinin, 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihi itibariyle yürürlüğe giren değişiklikten önceki ve olay tarihindeki hükmüne göre, yükümlüler adına anılan maddeye göre ceza uygulanabilmesi için, mükellefe Kanuna aykırı olan hareketinin yazılı olarak bildirilmiş olması ve bu yazılı uyarıya karşın mükellefiyetle ilgili ödevin yerine getirilmemiş olmasına bağlı olduğu, öte yandan kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihinde uygulamaya giren değişikliğin, ancak bu tarihten sonraki fiillere ve olaylara uygulanabilecek nitelikte olduğundan sözü edilen düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki döneme ilişkin cezaya ait işleme karşı açılan davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Kanun yararına bozulması istenmiştir.

Karar: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesinde; bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından Kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz istemi yerinde görüldüğü takdirde, kararın Kanun yararına bozulacağı, bu bozma kararının daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı kurala bağlanmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257. maddesinin 4. fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın, bu Kanunun 149. maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun mükerrer 257. maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara maddede üç bent halinde sayılan özel usulsüzlük cezalarının kesileceği belirtilmiş, 2. fıkrasında, bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak Tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin süresi içinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğu hükme bağlanmış, 2. fıkrasına 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren cümlesinde de, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde ilgililere ayrıca yazılı bildirimde bulunma şartının aranmayacağı hükmüne yer verilmiştir.

Maliye Bakanlığı’nca, bu maddeye dayanılarak çıkarılan ve 06.02.2008 günlü, 26779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan ve 376 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne göre beyannamesini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükelleflere, 2008 yılı ve müteakip yıllarda düzenlenecek Ba ve Bs bildirim formlarını aylık dönemler halinde düzenleyerek, takip eden ayın 5. gününden itibaren bir sonraki ayın 5. günü akşamına kadar verme zorunluluğu getirilmiştir.

5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren değişiklikten önceki hukuki duruma göre, 213 sayılı Yasa’nın mükerrer 257. maddesinde Maliye Bakanlığı’na tanınan yetki uyarınca hazırlanan tebliğin Resmi Gazete’de yayımlanması ile Yasa’nın aradığı “yazılı uyarı” koşulunun gerçekleştiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca sözü edilen değişiklik ancak bu tarihten sonraki fiillere ve olaylara uygulanabilecek nitelikte olduğundan, 2009 yılının Mayıs dönemine ait Ba-BS formlarının verilmemesi nedeniyle yazılı uyarıda bulunulmaksızın ceza kesilmesi hukuka uygun düşmediğinden ulaştığı aksi yöndeki yargıyı hükme esas alan vergi mahkemesi kararının cezanın 1.000 TL’lik kısmı yönünden davanın reddine yönelik hüküm fıkrasının onanmasına ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle Bölge İdare Mahkemesinin kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına, oybirliğiyle karar verildi.