FESİH BİLDİRİMİNDE İTİRAZ VE DAVA AÇMA SÜRESİ
09 Ağustos 2017

Image

4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. madde hükmü, işverence yapılan fesih bildirimine karşı işçinin itiraz (dava) hakkını düzenlemektedir. Madde uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiasıyla, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.

Söz konusu bir aylık süre, 158 sayılı ILO Sözleşmesi’nde öngörülen “makul süre” olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, dava konusunun “işçinin işe iadesi” olması sebebiyle, İş Kanunu’nda bir ay gibi kısa bir dava açma süresinin öngörülmüş olması da uygun ve isabetlidir. Kanun koyucu bu bir aylık süre zarfında, getirilen iş güvencesi ile ilgili amaçlara ve sonuçlara bir an önce ulaşmayı hedeflenmektedir.

İş Kanunu’nun 20. madde hükmünde belirtilen bir aylık dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğunu kabul etmektedir. Bilindiği gibi, hak düşürücü süre, kanun ya da sözleşme ile bir hakkın korunması için alacaklıya tanınmış olan süredir. Eğer söz konusu sürenin dolumuna kadar, alacaklı tarafından hak kullanılmaz ise veya daha geniş bir ifade ile hakkın korunması için, alacaklı tarafından yapılması gereken yapılmaz ise, hak sona erecektir.

İşçinin yeterliliği ve davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli fesih nedeni yapılabilir. Bu nedenler 4857 sayılı Yasa’nın 25. maddesinde sayılan haklı fesih nedenleri olabileceği gibi, bu kapsamda olmasa da geçerli fesih sayılacak nedenlerdir. Haklı fesih nedenlerine yakın olmamakla birlikte, işçinin iş sözleşmesine aykırı birtakım davranışları, geçerli fesih için kabul edilebilir nedenlerdir. Mehmet Fatih GELERİ E-Yaklaşım / Ağustos 2017 / Sayı: 296

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.