YILLARA SARİ İNŞAAT İŞLERİNDE BOŞ GÜNLERE İSABET EDEN AMORTİSMANLARIN DAĞITIMI
19 Haziran 2017

Image

I-GİRİŞ:

Gelir Vergisi Kanunu(GVK)’nun 1’inci maddesinde gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılında elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır. GVK’nun bu açık hükmüne rağmen, mezkur Kanun’a bu durumun bazı istisnaları getirilmiştir. GVK’nun 42’inci maddesinde yer alan yıllara sari inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak elde edilen kazanç, bu istisnalardan bir tanesi olarak gözümüze çarpmaktadır. Nihai sonucun işin hukuken tamamlandığı dönemde hesaplanabileceği esası çerçevesinde genel kuralın dışında kazanç tespiti yapılan yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde maliyet hesaplamalarının da doğru tespiti gerekmektedir. Bu suretle mezkur Kanun’un 43’üncü maddesine amortisman ve müşterek nitelikteki genel giderlerin dağıtımına ilişkin hükümler ihdas edilmiştir. Bu çalışma kapsamında işletmenin envanterine dahil olup ta kullanılmayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanın dağıtımına ilişkin soruna değinilecektir. 

II-YILLARA SARİ İNŞAAT İŞLERİNDE AMORTİSMAN DAĞITIMINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu(GVK)’nun 42’inci maddesinde; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden  inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.”

hükmüne yer verilmiştir.

GVK’nun birinci maddesinde yer alan takvim yılı esasının bir istisnasını teşkil eden “Birden  fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işleri”, bazı yasal şartları taşımak suretiyle, özel bir vergilendirme rejimine tabi tutulmaktadır.

Yukarıda  bahsedildiği üzere, takvim yılının istisnasını teşkil eden ve özel rejim kapsamında vergilendirilecek olan yıllara sari inşaat ve onarım işleri için maliyet hesaplamalarında, müşterek nitelikte olan genel giderler ve amortismanlar önem kazanmaktadır.

Amortisman ve müşterek genel gider kavramları irdelenmeden önce gider, zarar ve maliyet kavramlarına değinmekte fayda bulunmaktadır. Maliyet ve gider kavramları muhasebe terminolojisi olarak farklı kavramlardır. Teorik olarak maliyet belli bir amaca ulaşmak için katlanılan fedakarlıkların toplamıdır. Fakat muhasebe kuram ve normları, sübjektiflikten kaçarak objektif olmaya yöneldiğinden dolayı, parasal nitelikte olmayan fedakarlıklar teorik olarak dikkate alınsa da muhasebede sistemi işleyişinde dikkate alınamamaktadır (parayla ölçme ilkesi). Gider ise iktisadi fayda sağlamak için yapılan harcamalar toplamıdır. Yani bir tür kullanım içermektedir. Zarar ise çok daha farklı bir kavramdır. Zarar kendisinden fayda sağlanamayan giderdir. Örnek vermek gerekirse kağıdın kullanılarak çöpe atılması bir tür giderdir fakat aynı kağıdın boş olarak çöpe atılması ise zarardır. Sözkonusu fark kullanımın sonucunda doğmaktadır. Zararlar, işletmenin olağan veya diğer faaliyetleri sonucunda oluştuğuna bakılmaksızın, gider tanımına giren diğer kalemlerden oluşur. Zararlar, ekonomik faydada bir azalmayı temsil ederler ve yapı itibariyle diğer giderlerden farklı değildir .

Müşterek genel gider ifadesinin tarifi ise vergi kanunlarında açıklanmış değildir. Esasen müşterek genel gider ifadesi sadece GVK’nun 43’üncü maddesinde yer almaktadır. Müşterek genel giderler; doğrudan doğruya bir faaliyetle ilgisi kurulamayan, tüm faaliyetlere fayda sağlayabilecek nitelikte olan harcama ya da tüketim şeklinde doğan giderlerdir. Bir başka ifadeyle müşterek genel gider ibaresi, tüm faaliyetlere illiyet bağı ile bağlı olmakla birlikte, bu bağlantının düzeyi ve derecesi yönünden kesin çizgilerin tespitinin zor bulunduğu giderlerdir. Herhangi bir faaliyetle direkt olarak bağlantı kurulabilen giderler, esasen sadece o faaliyetin maliyetleri arasında yer almalıdır. Ama müşterek genel giderlerin herhangi bir faaliyetle doğrudan ilişkisi kurulamamaktadır. Dolayısıyla, bu tür müşterek nitelikteki giderlerin, faaliyetler arasında uygun bir dağıtım anahtarı ile dolaylı bir şekilde de olsa ilişkisi sağlanmalıdır.

Müşterek genel gider ibaresi vergi hukukunda açıklanmış olmamakla birlikte, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından yayımlanmış bulunan 2002/1 sayılı “Muhasebe Uygulama ve Mali Raporlama Genel Tebliği”nin 4’üncü maddesinde müşterek genel giderlerin bir tüzel kişilik bünyesinde hangi faaliyetle ilgisi olduğu tespit edilemeyen veya tümü için yapılan ortak giderleri ifade ettiği açıklanmıştır. 

 Yine, GVK’nun 40/1’inci maddesinde ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili genel giderlerin ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacağı ifade edilmiştir. Ancak, müşterek genel gider ibaresi gibi, genel giderlerin de nelerden ibaret olduğu yine GVK’nda açıkça belirtilmemiştir. GVK’nun 40/1’inci maddesi çerçevesinde genel gider ibaresini aktifleştirilmesi gereken belli bir iktisadi kıymet için maliyet unsuru niteliğinde olmayan, duran veya sabit iktisadi kıymet niteliğinde bulunmayan ve GVK’nun 41 veya 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu(KVK)’nun 11’inci maddelerinde belirtilen indirimi kabul edilmeyen gider niteliğinde bulunmayan harcamalar şeklinde değerlendirmek mümkündür.

Amortisman konusu ise, Vergi Usul Kanunu(VUK)’nun 313’üncü maddesinde; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269'uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder” şeklinde açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde, tüm faaliyetlere ilişkin fayda sağlayabilecek nitelikteki müşterek genel giderlerin ve amortismanların, yıllara sari inşaat işleri ve diğer işler arasında dağıtımı, GVK’nın 43’üncü maddesinin 5024 sayılı Kanun’un 7’ inci maddesiyle değiştikten sonraki hali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

 “ Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat  ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki gibi dağıtılır:

1. (5024 Sayılı Kanun’un 7’nci maddesiyle değişen bent, Yürürlük: 1.1.2004) Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;

2. (5024 Sayılı Kanun’un 7’nci maddesiyle değişen bent, Yürürlük: 1.1.2004) Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde;

3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre.

Yukarıda yer alan kanun hükmü; esas itibariyle müşterek genel giderlerin ve amortismanların dağıtımını; her bir işin maliyetini doğru tespit edebilmek amacıyla objektif temellere dayandırmıştır.

GVK’nun 43’üncü maddesinin 3 numaralı bendi uyarınca; birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtıma tabi olacaktır. Fakat, GVK’nda tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının kullanılmayıp boş kalan günlere isabet eden amortismanların nasıl dağıtılacağına ilişkin olarak lafzen açık bir hüküm bulunmamaktadır. Yapılan incelemeler esnasında genel olarak mobilya, mefruşat, hesap ve yazı makinası gibi büro malzemelerine ilişkin amortismanların, yıl içinde alınan tesisat, makina ve ulaştırma araçlarının satın alındığı tarihten önceki günlere isabet eden amortismanların ve  tesisat, makina ve ulaştırma araçlarının kullanılmayıp boş kaldığı günlere isabet eden amortismanların mükellefler tarafından müşterek nitelikteki gider olarak dikkate alınıp, GVK’nun 43/1’inci maddesi çerçevesinde tüm işlere pay verildiği gözlemlenmektedir. Yani bir başka ifadeyle, örneğin turizm ve aynı zamanda yıllara sari inşaat işleriyle iştigal eden mükellefin tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarından kullanılmayıp boş kalan günlere isabet amortismanlarının da müşterek nitelikteki genel gider olarak değerlendirilip, her yıl beyanı gereken turizm faaliyetlerine de pay verildiği anlaşılmaktadır.

Konuyla ilgili olarak Danıştay’ın aksi yönde kararları da bulunmaktadır. Bu kararlardan bir tanesine göre;  GVK’nun ortak giderlerin dağıtılması ile ilgili 43’üncü maddesinde birden fazla inşaat ve onarım işlerinde müştereken kullanılan makine, tesisat ve taşıt araçlarının yıl içinde aktife girmesi durumunda aktife giriş tarihine kadar geçen süreye isabet eden amortismanların ne şekilde dağıtılacağı hususunda bir açıklık bulunmadığından bahisle, makinenin aktife girdiği tarihe kadar hesaplanan amortismanların işlere dağıtılmayıp, o yılın hesaplarına gider olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

Ancak bize göre, yalnızca yıllara sari inşaat işlerinde kullanılan veya kullanılma imkanı olan iktisadi değerlerden makine-tesisat ile ulaştırma vasıtalarına ilişkin amortismanların, sadece sözkonusu işlerin maliyeti içerisinde yer almaları gerekmektedir. Zira; GVK’nun 43’üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan kanun hükmünün lafzına göre, amortismanların yıllara sari inşaat işleri ve sair işler arasındaki dağıtımı, diğer müşterek genel giderlerin dağıtımından farklı şekilde hüküm altına alınmıştır. Sözkonusu bentte yer alan “müştereken kullanılan” ifadesi, bir müşterek nitelikteki genel gider ile amortisman dağıtımı arasındaki kesin ayrımı ortaya koymak için kullanılmıştır. Kanun maddesinde geçen müştereken kullanılan ifadesini, kanun lafzı yanında ruhunu da dikkate almak suretiyle kullanılma imkanı olan şeklinde yorumlamak gerekmektedir. Zira VUK’nun 3/A maddesine göre vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. GVK’nun 43/3’üncü bendinin bu konuda lafzen açık olmamasına rağmen, kanun maddesinin konuluş amacı ve kanun maddesinde yer alan diğer bentlerle olan bağlantısı dikkate alındığında aynı sonuca varılmaktadır. Şayet, madde hükmünde GVK’nun 43/3’inci bendinde “müştereken kullanılan” ifadesinin olmadığı varsayılırsa, amortisman dağıtımı müşterek genel giderler şeklinde dağıtıma tabi olacaktır ki, kanun koyucunun amaçladığı nokta zaten bu değildir. Çünkü bu giderler her türlü koşul altında yapılan tüm yıllara sari inşaat işlerine ve sair işlere müşterek fayda sağlayabilecek gider olarak değerlendirilmemektedir ve nihayetinde müşterek giderlerden müstakil olarak değerlendirilmeleri gerekir.

Bunlara ilave olarak yalnızca yıllara sari inşaat işlerinde kullanılan veya kullanılma imkanı olan iktisadi değerler olan makine-tesisat ile ulaştırma vasıtalarına ilişkin kullanılmayan döneme ilişkin amortismanlardan diğer tüm işlere de müşterek genel gider olarak pay vermek lafzen de mümkün değildir. Zira GVK’nun 43/1’inci maddesi müşterek genel giderlerin, 43/3’üncü maddesi ise fiilen kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarına ilişkin amortismanların dağıtımını düzenlemektedir.

Bize göre sözkonusu amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin boş günlere isabet eden amortisman tutarları bir tür müşterek genel gider olmakla birlikte, bu müşterek genel giderleri tüm işlere ilişkin fayda sağlayan müşterek nitelikteki genel gider olarak değerlendirmek mümkün bulunmamaktadır. Yukarıda da ifade etmeye çalıştığımız üzere, bahsi geçen müşterek genel giderler sadece yıllara sari inşaat işlerine ilişkin müşterek nitelikteki genel gider mahiyetinde bulunmaktadır. Yukarıda yer verdiğimiz örneğe geri dönecek olursak, bir turizm ve inşaat işletmesinin bir dozere, kamyona, forklifte veya kepçeye sahip bulunmasının nedeni turizm faaliyetleri değil; tam tersine işletme tarafından gerçekleştirilen inşaat faaliyetleridir. Aksi durumda Kanun’un aradığı amaçların dışına çıkılmış ve yapılan faaliyetlerin maliyetleri doğru tespit edilememiş olur. Sonuç olarak bize göre, yalnızca yıllara sari inşaat işlerinde kullanılan veya kullanılma imkanı olan iktisadi değerlerden makine-tesisat ile ulaştırma vasıtalarına ilişkin amortismanlarının kullanılsın kullanılmasının sadece bu işlere (bu kıymetlerin kullanıldığı veya kullanılmasının mümkün bulunduğu işlere) dağıtılması gerekmektedir. Fakat ilgili hesap döneminde herhangi bir yıllara sari inşaat işi veya bu makinaların kullanıldığı veya kullanılmasının mümkün bulunduğu işlerin olmadığı durumlarda ise bahsi geçen amortismanların tamamının amortisman müessesesinin genel prensipleri içerisinde kurum veya ticari kazancın tespiti esnasında gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Nihayet konuyla ilgili olarak idarenin müstakar hale gelmiş uygulamaları da bu yöndedir. Bu doğrultuda idarenin 17.10.1991 tarih ve 2480509-1391/10278 sayılı muktezasında; taşıt araçlarından ve makinelerden bazılarının kullanılmadığı ve kullanılmasının mümkün olmadığı işlere pay verilmemesi gerekir şeklinde açıklamada bulunulmuştur. 

Yine konu ile ilgili olarak idarenin 05.12.1994 tarih ve 11043-001/14088 sayılı muktezasında da yine aynı görüş korunmuş ve tesisat, makine ve ulaştırma araçlarının kullanılmayıp boş kaldığı günlere isabet eden amortismanlarının müşterek genel giderlere eklenerek dağıtıma tabi olacağı, yalnız bu dağıtım esnasında sözkonusu araçların kullanılmadığı ya da kullanılmasının mümkün olmadığı işlere pay verilmemesi gerektiği yönünde karara varılmıştır. Bahsi geçen muktezalarda konunun bu şekilde bağlanması yönünde yapılan hukuksal açıklamalar yetersiz kalmakla birlikte, sonuç anlamında bu görüşlere tamamen katılıyoruz.

Konuyla ilgili olarak bir başka önemli nokta ise, sadece yıllara sari inşaat işleri ile birlikte bahsi geçen iktisadi kıymetlerin kullanıldığı veya kullanılmasının mümkün bulunduğu işlerin bulunması durumunda bahsi geçen iktisadi kıymetlere ilişkin amortismanlardan boş günlere isabet eden tutarlarının nasıl dağıtılacağı yönündedir. Bize göre tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının kullanılmayıp boş kaldığı günlere ilişkin amortismanlarının sözkonusu işlerin maliyet bedelleri ve satış hasılatları çerçevesinde müşterek genel gider olarak dağıtıma tabi tutulması gerekmektedir. Çünkü, mezkur kanun hükmünde dağıtım anahtarı olarak bu iktisadi kıymetlerin kullanıldıkları gün sayısı esas alınmıştır. Kullanılmayan günlere isabet eden amortisman tutarının dağıtımına yönelik herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığından bunların, müşterek genel giderler için belirlenen dağıtım anahtarına uygun olarak (maliyet ve satış tutarları baz alınarak) dağıtılması gerekmektedir.

Bir başka görüşe göre ise, bahsi geçen iktisadi kıymetlerin boş günlerine ilişkin amortisman tutarının, bu iktisadi kıymetlerin fiilen kullanıldığı işlere ilişkin gün sayıları dikkate alınarak yeniden (ikinci) bir dağıtımın yapılması gerekmektedir. Fakat bu görüşe yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde katılma imkanımız bulunmamaktadır. Zira bu durumda, bahsi geçen iktisadi kıymetlerin kullanılmasının mümkün bulunduğu fakat fiilen kullanılmadığı işlere pay verilmemesi sonucunu doğurmaktadır. Bu görüşü savunabilmek ise oldukça güçtür; çünkü burada bir iktisadi kıymetin fiilen kullanılmayan dönemine ilişkin amortismanın dağıtımı sözkonusudur.

Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; makina, tesisat ve ulaştırma vasıtalarının amortismanından; bunların kullanılmadığı ya da kullanılma imkanının olmadığı işlere pay verilmemesi gerekmektedir. Ayrıca, GVK’nun 43’üncü maddesinde, sözkonusu iktisadi kıymetlerin kullanılmadığı günlere isabet eden amortismanlarının nasıl dağıtılacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Bu suretle, sözkonusu dönemlere ait amortismanların, bahsedilen iktisadi kıymetlerin kullanıldığı veya kullanılma imkanının olduğu işler arasında müşterek genel giderlere ilişkin esaslar çerçevesinde dağıtılması gerekmektedir.

III- Geçici Kabul Dönemi ile Kesin Kabul Dönemi Arasında Kalan Döneme İlişkin Amortismanların Dağıtımı Hususu:

GVK’nun 44’üncü maddesinin 5035 sayılı Kanun ile 02.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren şekline göre; inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilmektedir. Burada işin bitiminin, işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihe bağlandığı işlerin Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi kapsamına girmeyen inşaat ve onarım işleri olduğu anlaşılmaktadır.

İnşaat ve onarım işlerinin bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat ise, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kar veya zararının tespitinde dikkate alınmaktadır.

Yukarıda da ifade edildiği üzere, geçici ve kesin kabule tabi olan yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde işin bitimi geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihe bağlanmıştır. Fakat sözleşme konusu iş kapsamında eksikliklerin giderilmesi için geçici kabulün onayından, kesin kabulün onayına kadar süreye ihtiyaç duyulabilmektedir. Söz konusu sürede amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla tahakkuk eden amortisman tutarlarından geçici kabule tabi tutulmuş bulunan işe pay verilmesi hukuken mümkün değildir. Zira, biraz önce de ifade edildiği gibi GVK kapsamında inşaat ve onarım işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih işin bitim tarihi olarak belirtilmiştir. Yani,  geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylanmasıyla birlikte artık, GVK kapsamında tanımlanabilecek yıllara sari inşaat ve onarım işlerinden bahsetmek mümkün bulunmayacaktır. Aynı şekilde, yıllara sari inşaat ve onarım işi olup ta, işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihten sonra artık, GVK kapsamında tanımlanabilecek bir yıllara sari inşaat ve onarım işlerinden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla, söz konusu döneme ilişkin amortismanlardan bahsi geçen bu işlere pay verme imkanı hukuken mevcut bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, GVK’nun 43/3’üncü bendi kapsamında “kullanıma” bağlı olarak amortisman dağıtımı gerçekleşecek yıllara sari inşaat ve onarım işleri bulunmamaktadır.

GVK’nun 44’üncü maddesinde de hüküm altına alındığı üzere, inşaat ve onarım işlerinin bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kar veya zararının tespitinde dikkate alınacaktır. GVK kapsamında geçici kabulü idarece onaylanmış veya fiilen tamamlanmış bulunulan inşaat ve onarım işlerine ilişkin eksikliklerin tamamlanması sürecinde ortaya çıkan amortisman giderlerinin, GVK’nun 43/3’üncü maddesine göre dağıtımı mümkün olmadığına göre; bize göre aynı maddenin 2’inci bendine göre dağıtımı mümkün bulunmaktadır.

Diğer bir yaklaşımla, söz konusu bent kapsamında müşterek genel gider şeklinde dağıtıma tabi tutulacak olan amortisman giderlerinden pay alacak olan inşaat ve onarım işleri artık “diğer işler” kapsamında mütalaa edilecektir. Ayrıca bu safhadaki amortismanlardan sadece geçici kabulü yapılmış veya fiilen tamamlanmış işlere pay verilmeyecek; bunlara ilave olarak bu iktisadi kıymetlerin kullanılmasının mümkün bulunduğu yıllara sari inşaat ve onarım işleriyle, diğer işlere de pay verilmesi zorunlu hale gelecektir. GVK’nun 44’üncü maddesi kapsamında geçici kabulü yapılan veya fiilen tamamlanan yıllara sari inşaat ve onarım işlerine isabet eden amortisman tutarları ise, dönem ticari veya kurum kazancının tespiti esnasında gider olarak dikkate alınabilecektir.

III-SONUÇ:

Bilindiği üzere yıllara sari inşaat işlerinde müşterek genel giderler ve amortismanların dağıtımı hususu GVK’nun 43’üncü maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yukarıda yer alan çalışma kapsamında GVK’nun 43’üncü maddesi çerçevesinde tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının kullanılmayıp boş kalan günlerine isabet eden amortismanların dağıtımına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Bize göre makine, tesisat ve ulaştırma vasıtalarının amortismanından; bunların kullanılmadığı ya da kullanılma imkanının olmadığı işlere pay verilmemesi gerekmektedir.

Ayrıca tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının kullanılmayıp boş kaldığı günlere ilişkin amortismanlarının sözkonusu işlerin maliyet bedelleri ve satış hasılatları çerçevesinde müşterek genel gider olarak dağıtıma tabi tutulması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, bahsi geçen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin “kullanıldığı ve kullanılmasının mümkün bulunduğu” “tüm işlere” boş günlere isabet eden amortismanlardan pay verilmesi gerekmektedir. Ali Çakmakcı / http://taxauditingymm.com/

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.