"İşyerinde Psikolojik şiddet (mobbing) ve çözüm önerileri"
05 Aralık 2010

Image

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu bünyesinde oluşturulan "İşyerinde Psikolojik şiddet (mobbing) ve çözüm önerileri" alt komisyonu, bugün ilk toplantısını yaptı.

Başkanlığını AK Parti Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’nun yaptığı alt komisyonda, TBMM Araştırma Merkezi Uzmanı Cengiz Çukur, "mobbing" konusunda brifing verdi.

Çukur, "mobbing"in birinci aşamasında tetikleyici unsurun çoğu zaman bir çatışma olduğunu, bu çatışmanın sürmesi halinde de mağdurun, iş arkadaşları veya yönetim tarafından damgalandığını bildirdi.

İkinci aşamada psikolojik saldırıların başladığını, taciz dinamiklerinin harekete geçtiğini kaydeden Çukur, üçüncü aşama ise yönetimin mobbing sürecinde yıpranan, kendini savunma mekanizması zayıflayan mağdurun hatalı olduğu sonucuna vararak ondan kurtulmayı isteyebileceğini belirtti. Cengiz Çukur, dördüncü aşamanın da işten kovulma veya ayrılmayla sonuçlandığını ifade etti.

Uzman Cengiz Çukur, bunun da mağdur açısından ekonomik, psikolojik sorunlar yaratacağını ifade etti ve genel olarak mobbing ile mücadele yollarını, "Mağdur kendisiyle barışık olmalı ve öğrenilmiş çaresizlik içerisinde olmamalı. Örgüt açısından ise öncelikle, örgüt bünyesindeki rahatsızlıklar zamanında belirlenmeli ve gereken önlemler alınmalı, var olan mobbing vakalarında ise yönetim çaba göstermeli" şeklinde sıraladı.

İş hukukunda psikolojik tacizle ilgili açık ve doğrudan bir düzenleme olmadığını dile getiren Çukur, işverenin, iş sözleşmesi ve işin mahiyeti icabı hakkaniyet gereği kendisinden istenebilecek derecede, işten kaynaklanan tehlikelere karşı gerekli tedbirleri almak zorunda olduğunu vurguladı.

"İŞVEREN, GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAKLA YÜKÜMLÜ"

Çukur, Ocak ayı içerisinde TBMM Genel Kurulunda görüşülerek yasalaştırılması planlanan Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 417. maddesinin ilk fıkrasında, "İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür" denildiğini anımsattı.

TBMM Uzmanı Çukur, şöyle konuştu:

"İşyerinde psikolojik taciz, aynı veya farklı tarzdaki pek çok davranışın belli bir süre boyunca hedef seçilen kişiye yöneltilmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Ancak bu davranışlar, çoğu zaman tek başlarına değerlendirildiklerinde hukuka aykırı değildir. Hukuk kuralları bazen davranışlara, bazen de sonuca ilişkin olarak bir gereklilik kaidesi koyarlar. Bu açıdan, mobbing sürecinde, davranışların tek tek hukuka aykırı olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu davranışların bir araya gelerek oluşturduğu toplam etkinin meydana getirdiği sonuç nedeniyle mobbing hukuka aykırıdır."

"KESİN DELİL YERİNE EMARE İLE İSPAT"

Çukur, psikolojik tacizin ispatında uygun illiyet bağı çerçevesinde duruma göre kesin deliller yerine, emarelerle ispatla da yetinilmesi gerektiğine işaret etti.

İşyerinde psikolojik tacizin, henüz TCK kapsamında bir suç olarak düzenlenmediğini, ancak mobbing sürecinde gerçekleştirilen bazı davranışların TCK bakımından suç teşkil edecek bir boyuta ulaşabildiğini belirten Çukur, bu durumda, söz konusu davranış nedeniyle TCK’nın uygulanabileceğini kaydetti.

"İLK YASAL DÜZENLEME YAPAN ÜLKE İSVEÇ"

Cengiz Çukur, İsveç’in, mobbinge karşı özel yasal düzenleme yapan ilk AB ülkesi olduğunu ifade etti. Fransa, Almanya, İsviçre ve İtalya’daki düzenlemeler hakkında bilgi veren Çukur, "Türk hukukunun, işyerinde psikolojik taciz konusunda, birçok ülkeyle karşılaştırıldığında, bazılarından daha geri durumda olduğu söylenebilir" dedi.

Türkiye’nin, Türk Borçlar Kanunu Tasarısının kabul edilmesiyle işyerinde psikolojik taciz konusunda ilk kez yasal düzenlemeye kavuşacağını ifade eden Çukur, bunun dışında İş Kanunu’nun ilgili maddelerinde gerekli değişikliklerin yapılması gerektiğini vurguladı. Çukur, İş Kanunu’na eklenecek hükümlerin, "İşyerinde Psikolojik Taciz Yönetmeliği" adlı bir yönetmelikle daha ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesinin de yararlı olacağını vurguladı.

(AA)