Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Süresinden Sonra Tasdik Ettirilen Defterler Hiç Tasdik Ettirilmemiş Sayılır Mı? KDV İndirimleri Reddedilir Mi? PDF Yazdır e-Posta
04 Ocak 2018

Image

T.C.

DANIŞTAY

7. DAİRE

E. 2000/7271

K. 2002/728

T. 19.2.2002

 

• KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİM ŞARTLARI ( KDV'nin Fatura ve Benzeri Belgeler Üzerinde Gösterilmiş Olması - Yasal Defterlere Kaydedilmesi )

 

• YASAL DEFTERLERİN GEÇ TASDİK ETTİRİLMİŞ OLMASI ( Yasal Defterlerin Geçersiz Sayılamayacağı - Katma Değer Vergisi İndirimlerinin Reddedilemeyeceği )

 

• DEFTER TASDİKLERİNİN GEÇ YAPTIRILMASI ( Yasal Defterlerin Geçersiz Sayılamayacağı - Katma Değer Vergisi İndirimlerinin Reddedilemeyeceği )

213/m.30,221,352

3065/m.29,34

 

ÖZET: KDV indiriminden yararlanabilmek için indirime konu vergilerin fatura ve benzeri belgelerde gösterilmesi ve ayrıca belgelerin yasal defterlere kaydedilmesi gerektiği - Süresinden sonra tasdik ettirilen defterler hiç tasdik ettirilmemiş sayılmayacaktır ve KDV İndirimleri reddedilemeyecektir.

İstemin Özeti: Davacının 1993 yılına ait defterlerinin süresinden sonra, 30.3.1993 tarihinde tasdik ettirildiğinin tespiti üzerine, söz konusu defterlerin hiç tasdik ettirilmediğinin kabulü suretiyle, takdir komisyonu kararına dayanılarak Mayıs dönemi için yapılan tarhiyatı ve kaçakçılık cezası kesilmesine ilişkin işlemi; olayda, yasal defterlerin kanuni ve ek sürede takdik ettirilmemesi nedeniyle dönem matrahının tespiti amacıyla resen takdir yoluna gidilmesinin yerinde olduğu, ancak, davacının alış belgelerinde yer alan ve indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin, alış faturası veya benzeri vesikalarda gösterilmediğine, bu belgelerin defterlere kaydedilmediğine veya bu belgelerin gerçeği yansıtmadığına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmaması nedeniyle, yalnızca, defterlerin, kanuni ve ek süreden sonra tasdik ettirildiğinden bahisle, davacıya tanınan indirim hakkının ortadan kaldırılmasının, hakkaniyete ve vergi adaletine uygun düşmeyeceği gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin 19.10.1999 günlü, E: 1999/97; K: 1999/226 sayılı kararının; kanuni ve ek süreden sonra defterlerini tasdik ettiren davacı adına, takdir komisyonu tarafından takdir edilen matrah esas alınarak cezalı tarhiyat yapılmasında kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

 

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

 

Tetkik Hâkimi ...'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen ididalar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

Danıştay Savcısı ...'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

 

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

 

KARAR :

Dosyanın incelenmesinden, davacının 1993 yılına ait işlemlerinin incelenmesi sırasında, ilgili yıla ait defterlerin, kanuni ve ek süreden sonra, 30.3.1993 tarihinde tasdik ettirildiğinin tespiti üzerine, söz konusu defterlerin hiç tasdik ettirilmediğinin kabulü suretiyle olayın takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden katma değer vergisi tarh edildiği ve kaçakçılık cezası kesildiği, tarhiyat sırasında davacının indirimlerinin kabul edilmediği anlaşılmıştır.

 

Vergi Usul Kanununun 221'inci maddesinde, bu Kanunda yazılı defterleri kullanacak olanlardan, öteden beri işe devam etmekte olanların, defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda tasdik ettirmeye mecbur oldukları belirtilmiş, 30'uncu maddesinin 3 nolu bendinde de, defterlerin tasdik ettirilmemesi, resen takdir sebebi olarak sayılmıştır.

Söz konusu defterlerin, kanunda öngörülen süreden sonra tasdik ettirilmesi halinde, söz konusu defterlere yapılan kayıtların kabul edilmeyeceği ya da ispat güçlerini kaybedeceği yönünde herhangi bir düzenlemeye, anılan Kanunda veya diğer vergi Kanunlarında yer verilmemiştir.

 

Vergi Usul Kanununun 352'nci maddesinin I nolu fıkrasının 8'inci bendinin parantez içi hükmünde yer alan ve kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilen defterlerin tasdik ettirilmemiş sayılacağı yolundaki ibare ise, yalnızca özel usulsüzlük cezası kesilmesine yönelik olup, söz konusu parantez içi hükmünden hareketle, süresinden sonra tasdik ettirilen defterlerin hiç tasdik ettirilmediğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Bu nedenle, olayda, 1993 yılına ait defterlerin tasdik ettirildikleri 30.3.1993 tarihinden sonraki vergilendirme dönemleri için resen takdir sebebinin varlığından söz edilemeyeceğinden, mahkeme kararının bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde değildir.

Re'sen tarhiyat sırasında davacının defterlerine kaydettiği alış belgelerinde yer alan katma değer vergilerinin indiriminin kabul edilip edilmeyeceği hususuna gelince:

Katma Değer Vergisi Kanununun 29'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; 34'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında ise, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmek ve bu belgeler yasal defterlere kaydedilmek koşuluyla indirilebileceği hükümleri yer almıştır.

 

Kanunun 29 ve 34'üncü maddesinin değinilen hükümleri karşısında, yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, indirime konu verginin fatura ve benzeri belgelerde hem ayrıca gösterilmesi ve hem de alış belgelerinin yasal defterlere kaydedilmiş olmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Olayda da, davacının, indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin, kanunda indirim hakkının kullanılabilmesi için öngörülen her iki şartı da taşıdığı anlaşıldığından; davacının katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi suretiyle tarhiyat yapılmasında kanuna uyarlık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, tarhiyatın iptali yolunda verilen mahkeme kararının bu hususa ilişkin gerekçesi yerindedir.

 

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 19.2.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.  

 

T.C.

DANIŞTAY

9. DAİRE

E. 1999/1496

K. 2000/2774

T. 10.10.2000

• KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİMİ ( Yevmiye Defterinin Dolması Nedeniyle Tasdiksiz Olan Arka Yüzüne Yazılmış Olmasının KDV İndirimini Engellememesi )

• USULSÜZLÜK CEZASI ( Yükümlünün Yevmiye Defterinin Dolması Nedeniyle Tasdiksiz Olan Arka Yüzüne Yazmış Olması )

• YEVMİYE DEFTERİ ( Defterin Dolması Nedeniyle Tasdiksiz Olan Arka Yüzüne Yazılmış Olmasının KDV İndirimini Engellememesi )

3065/m.29

213/m.221

 

ÖZET : Yevmiye defterinin dolması nedeniyle, tasdiksiz olan arka yüzüne yazılmış olması KDV indirimini engellemez. Davacının fiili açıkça tespit edildiğine ve olayda resen takdir nedeni de bulunduğuna göre kesilen cezada usulsüzlük yoktur.

 

İstemin Özeti : 1996 yılı defter ve belgeleri incelenen davacının 1996 yılı için tasdik ettirmiş olduğu yevmiye defterinin 8.7.1996 tarihinde dolması üzerine, bu tarihten sonraki kayıtların, aynı yevmiye defterinin tasdiksiz olan arka yüzlerine ve tasdik ettirilen defteri kebirin boş sayfalarına yapıldığının tespiti üzerine bu durumun 3065 sayılı Kanunun 34/1. maddesinde indirim şartı olarak belirlenen kanuni defterlere kayıt edilme şartının ihlali niteliğinde olduğu ileri sürülerek katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle tarh olunan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur ve usulsüzlük cezalarının terkini istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Tasdik Zamanı" başlıklı 221. maddesinin 4. fıkrasında, tasdike tabi defterlerin dolması dolayısiyle veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanların bunları kullanmaya başlamadan önce tasdik makamına tasdik ettirmelerinin kurala bağlandığı, aynı Yasanın 30/2. maddesinde ise, tutulması zorunlu defterlerin hepsinin veya bir kısmının tasdik ettirilmemiş olmasının re'sen takdir sebepleri arasında sayıldığı, olayda yevmiye defterinin dolmasından sonra yeniden defter tasdik ettirilmemesi resen takdir sebebi ise de; inceleme elemanının kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönünden sözkonusu kanuni defterlere kayıtlı matraha itibar ettiği, katma değer vergisi indirimi yönünden itibar etmediği, bu durumun vergi hukuku açısından kabulünün mümkün olmadığı, kaldı ki, indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin belgeler üzerinde gösterildiği, defterlere kaydedildiği ve ödendiği hususları açık olduğuna göre indirim hakkının kullandırılmamasının hukuka uygun olmayacağı bu nedenle cezalı katma değer vergisi tarhiyatında isabet bulunmadığı, kesilen usulsüzlük cezasına gelince; davacının fiili açıkça tespit edildiğine ve olayda resen takdir nedeni de bulunduğuna göre kesilen cezada isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul ederek Ekim, Kasım, Aralık 1996 dönemleri için tarh olunan ağır kusur cezalı katma değer vergisini terkin eden, usulsüzlük cezasını ise onayan ... Vergi Mahkemesinin 25.12.1998 tarih ve 1998/377 sayılı kararının; yasal defterlere kaydedilmediği anlaşılan katma değer vergilerinin indiriminin mümkün olmadığı ve tarhiyatın onanması gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.

 

Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.

 

Savcı ...'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

Tetkik Hakimi ...'in Düşüncesi: İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:

 

Temyiz edilen ... Vergi Mahkemesinin 25.12.1998 tarih ve 1998/377 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan Mahkeme kararının onanmasına 10.10.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

T.C.

DANIŞTAY

11. DAİRE

E. 1995/2092

K. 1995/1370

T. 3.5.1995

• RE`SEN TAKDİR ( Yetkili Noterde Onaylatılmayan Defterler Hakkında )

• YETKİLİ NOTERDE ONAYLATILMAYAN RESMİ DEFTERLER ( Re'sen Taktir )

213/m.223

 

ÖZET : Yetkili noterden başka bir noterde onaylanan defterler hiç tasdik ettirilmemiş sayılacağından re`sen takdir yoluyla yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabetsizlik yoktur

İstemin Özeti: Yükümlünün yasal defterlerini işyerinin bulunduğu yerdeki notere tasdik ettirmemesi üzerine defterler hiç tasdik edilmemiş kabul edilerek re`sen takdir yoluyla Aralık/1989 dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Ankara 4. Vergi Mahkemesi 21.12.1993 gün ve E: 1993/1504, K: 1993/1166 sayılı kararıyla, 213 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinde defterlerin işyerinin bulunduğu yerdeki noter tarafından tasdik olunmasının öngörüldüğü, madde hükmü ile çift defter tasdik ettirmenin önlenmesinin amaçlandığı, ancak böyle bir durumda bu fiilin varlığının ortaya konulması icabettiği, olayda ise bu yönde yapılmış tesbit bulunmadığı, 213 sayılı Kanunda, 223. madde ile belirlenen yetkili noterden başka bir noterde defter tasdik ettirilmesi halinde hiç tasdik ettirilmemiş sayılacağı yolunda herhangi bir hüküm de bulunmadığı gerekçesiyle cezalı tarhiyatı terkin etmiştir. Davalı idarece, re`sen takdir yoluyla yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

 

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

 

Danıştay Savcısı G.G.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulma sını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

Tetkik Nakimi, M.S.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

Türk Milleti Adına Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

 

Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Ankara 4. Vergi Mahkemesinin 21.12.1993 gün ve E: 1993/1504, K: 1993/1166 sayılı kararının onanmasına 3.05.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. http://www.adaletbiz.com