Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
YENİ GELİR İDARESİ ÖZELGELERİ PDF Yazdır e-Posta
19 Ağustos 2017

Image

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Kısmi bölünme neticesinde kurulan şirket, devraldığı tesis nedeniyle hak kazandığı kurumlar vergisi indirim hakkını nasıl kullanabilir? (04.08.2017 tarih ve 235890 sayılı özelge)

Yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen ve tamamlama vizesi yapılmış olan kâğıt üretim tesisini kısmi bölünme yoluyla devralan şirket tarafından, aynı koşullar yerine getirilmek şartıyla, işletilmesinden elde edilen kazanca, yatırıma katkı tutarının kalan kısmına ulaşılıncaya kadar indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.

İndirimli kurumlar vergisinin sadece yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımdan elde edilen kazanca uygulanması esas olup;

Şirkete kısmi bölünme yoluyla devredilen tesisin faaliyeti neticesinde elde edilen kazancın iştirak hissesi, gayrimenkul vb. alımında kullanılması ve sonrasında bu kıymetlerin satışından elde edilen kazanç ile kağıt üretim tesisinden elde edilen faaliyet kazancının banka vadeli mevduat hesaplarında değerlendirilmesi neticesinde oluşan faiz gelirlerinin indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Geçmiş yıl zararları, indirim ve istisnalar vb. nedenlerle safi kurum kazancınızın söz konusu yatırımdan elde edilen kazanç tutarından düşük olması halinde indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecek tutar safi kurum kazancını aşamayacaktır.

Ayrıca, teşvik belgeli yatırımdan elde edilen kazancın bağış ve yardım vb. şekilde kullanılmış olması bu durumu değiştirmeyeceği gibi kanunen kabul edilmeyen giderler vb. nedenlerle safi kurum kazancı yatırımdan elde edilen kazançtan yüksek olsa dahi indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecek kazanç söz konusu yatırımdan elde edilen kazancı aşamayacaktır.

Kentsel dönüşüm projesi kapsamında arsa sahibi kooperatife yapılan kira yardımı ve taşınma tazminatı nasıl vergilendirilir? (04.08.2017 tarih ve 235819 sayılı özelge)

Genellikle kat karşılığı inşaatlarda müteahhit açısından arsa maliyet bedeli (arsa payı karşılığında) arsa sahibine teslim edilen daire ve işyerlerinin yapımı için yapılan harcamaların toplamını oluşturmakta olup, bu bedel inşaat maliyetinin de içerisinde yer almaktadır. Buna göre, arsa karşılığında müteahhit firma tarafından arsa sahibine verilecek daireler ve işyerleri için yapılan harcamalar veya ödenen nakit para anılan müteahhit firma açısından arsa sahibinden alınan arsa payının maliyet bedeli olacaktır. Müteahhit açısından kendisine kalan dairelerin maliyeti ise, hem kendi daireleri hem de bu dairelere isabet eden arsa payı için ödediği bedelin (arsa sahibine bıraktığı dairelerin, işyerlerinin maliyet bedeli veya nakit paranın) toplamı olmaktadır.

Kat karşılığı inşaatın arsa maliyet bedeli, şirket tarafından arsa karşılığında arsa sahibine teslim edilecek gayrimenkulün inşaatı için yapılan harcamaların toplamından oluşmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu harcamalar (inşaat süresince arsa sahibine yapılan kira yardımları dahil) tevsik edilmesi şartıyla inşaatın maliyetinin tespitinde dikkate alınabilecektir.

Ayrıca, kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılan daireler (mesken) için şirket tarafından arsa sahibi kooperatif hesabına, kooperatif tarafından da üyelere aylık kira yardımı olarak ödenen bedel, kiralama işlemine dayanmamakta olup yardım niteliğindeki bu ödemeler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde sayılan gelir unsurlarından hiçbirine girmemektedir. Dolayısıyla söz konusu kira yardımının anılan Kanun’un 70. maddesi kapsamında elde edilen gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından şirket tarafından kooperatife kira yardımı olarak ödenen tutarlar üzerinden tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Teşvik belgeli yatırımın yapıldığı tesiste üretilen malların bir başka tesiste girdi olarak kullanılması durumunda, indirimli kurumlar vergisi uygulamasında yeni yatırımdan elde edilen kazanç nasıl hesaplanır? (28.07.2017 tarih ve 36594 sayılı özelge)

Hazine Müsteşarlığı tarafından 2009/15199 sayılı Karara göre düzenlenmiş olan teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

Teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen komple yeni yatırımın, teşvik belgesi öncesi inşası tamamlanan fabrika binası içerisinde gerçekleştirilmesi nedeniyle, anılan üretim tesisinden elde edilen kazancın tamamına indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün değildir. Söz konusu yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren tesiste üretilen ürünlerin satışından elde edilen kazancın sadece 2009/15199 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgeli yatırımdan kaynaklanan kısmı indirimli kurumlar vergisine tabi tutulabilecektir.

Öte yandan, söz konusu tesiste anılan yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen yatırımdan elde edilen ürünlerin doğrudan satışa konu edilmeyip şirkete ait başka bir fabrikada nihai ürünlerin imalatında kullanılması nedeniyle, diğer fabrikada üretilen nihai ürünlerin satışından doğan kazançtan, yatırım teşvik belgesi kapsamında üretilen ara ürünlere isabet eden kısmın ayrıştırılarak tespit edilmesi ve sadece tespit edilen bu kazanca indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Kurumun aktifinde yer alan iştirak hisselerinin vadeli satışının zararla sonuçlanması durumunda, satıştan doğan zarar diğer gelirlerden mahsup edilebilir mi? (28.07.2017 tarih ve 13903 sayılı özelge)

En az iki tam yıl süreyle aktifte yer alan iştirak hisselerinin satışının zararla sonuçlanması halinde, bu satışa ilişkin zararların (giderlerin) %75’inin kanunen kabul edilmeyen gider sayılarak kurumun istisna dışı diğer faaliyetlerinden doğan kazançlardan indirilmesi mümkün olmayacak, bu satışa ilişkin zararların (giderlerin) kalan % 25’inin ise gider olarak matrahın tespitinde dikkate alınabilmesi mümkün olacaktır.

Vadeli satışlarda satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi, istisnadan yararlanacak tutarın belirlenmesi açısından önem arz etmekte olup, zararlı satışlarda satış bedelinin iki yıldan uzun bir sürede tahsil edilmesi bu zararın % 75’lik kısmının kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmasına engel teşkil etmeyecektir.

Dövize endeksli vadeli satışlarda vade farkı tutarları ne zaman gelir kaydedilmelidir? (28.07.2017 tarih ve 13899 sayılı özelge)

Özelge talep formunda, yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerini fatura tarihinden itibaren iki yıl vadeli olarak dövizli (USD) fiyat üzerinden müşterilere satıldığı, vade ve vade farkı oranının satış anında belli olduğu, iki yıl vade için % 10,25 oranında vade farkı uygulanması konusunda müşteri ile mutabakata varıldığı, yapılan satış işleminin şirket tarafından ithalat tarihinde 2 yıl vadeli 3 ayda bir değişken faiz ödemeli döviz kredisiyle finanse edildiği belirtilerek, vade farkı faturalarının malın teslim tarihi yerine aylık veya üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden kesilip kesilmeyeceği ve dönemsellik ilkesi gereği izleyen dönemlerde beyan edilip edilmeyeceği hakkında görüş sorulmuştur.

Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanması gerekmektedir.

Buna göre, yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerinin dövize endeksli vadeli satışında vade farklarının satış faturasına dahil edilmesi ve o dönemin hasılatı olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu satışların finansmanı amacıyla iki yıl vadeli üç ayda bir değişken faiz ödemeli kredilere ilişkin faiz tutarlarının, faizin tahakkuk ettiği dönemlerde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Çalınan sabit kıymet bedeli gider kaydedilebilir mi? Sigortadan alınan tazminat nasıl vergilendirilir? (27.07.2017 tarih ve 225438 sayılı özelge)

Vergi kanunlarında çalınan iktisadi kıymet bedellerinin zarar olarak yazılmasına veya bunlar için karşılık ayrılmasına imkan veren herhangi bir hüküm bulunmamakta olup çalınan motosikletin bedelinin gider veya maliyet olarak dikkate alınması mümkün değildir. Bununla birlikte, çalınan motosiklet ile ilgili olarak sigortadan alınan tazminatların gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Belediyeye ait arsa üzerine inşa edilecek okul için yapılan harcamalar vergi matrahından indirilebilir mi? (27.07.2017 tarih ve 224222 sayılı özelge)

Belediye Başkanlığına ait arsa üzerine inşa edilerek belediyeye bağışlanacak 30 derslikli okul inşaatı ile ilgili olarak yapılan harcamaların, harcamanın yapıldığı yıla ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ancak, bağışın yapıldığı dönemde faaliyetin zararla sonuçlanmış olması veya kurum kazancınızın yetersiz olması durumunda indirilemeyen bağış tutarının daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılması veya zarar olarak devredilmesi mümkün değildir.

Gümrüksüz satış mağazalarında eksik ve kayıp olduğu saptanan emtia ve bu mallar nedeniyle katlanılan maliyetler gider kaydedilebilir mi? (27.07.2017 tarih ve 13884 sayılı özelge)

Emtianın doğal afetler ile veya bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde değerinde meydana gelen kayıpların, emtianın emsal bedeli ile değerlenmesi suretiyle telafisine imkân tanınmış olup, zayi olan, çalınan veya kaybolan emtianın ne şekilde değerleneceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Öte yandan, 13.10.2006 tarih ve 26318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrüksüz Satış Mağazaları Yönetmeliğinin 36. maddesinin beşinci fıkrasında; “Mağaza işleticilerinin kusurlarından ileri gelmeyen kayıp ve çalıntıların geçerli belgelerle gümrüğe tevsiki gerekir. Ancak, kayıp ve eksikliğin mağaza işleticisi tarafından tespit edilerek beyan edilmesi halinde, eksikliğe ilişkin vergiler tahsil edilmek kaydıyla eksik ve kaybın kayıttan düşülmesine izin verilir. Ayrıca ceza aranmaz.” düzenlemesi yer almaktadır.

Buna göre, vergi kanunlarında eksik veya kayıp olduğu saptanan emtia bedellerinin zarar olarak yazılmasına veya bunlar için karşılık ayrılmasına imkan veren herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla Gümrüksüz Satış Mağazaları Yönetmeliğinin 36. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yapılan aylık bazda emtia envanteri sayımları neticesinde eksik ve kayıp olduğu saptanan emtianın gümrüksüz satış mağazalarına tedariki sırasında oluşan maliyet ve giderleri ile bu emtialar için anılan yönetmelik maddesine göre ödenen gümrük vergileri, tarım fonu, tütün fonu, maktu ve diğer özel tüketim vergileri ile katma değer vergilerinin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Haksız rekabet ve markaya tecavüze ilişkin ödenen tazminat ve arabuluculuk ücreti gider kaydedilebilir mi? (26.07.2017 tarih ve 36026 sayılı özelge)

Ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi şarttır. Ancak, işle ilgili olarak ödenen tazminatlar sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi kurumların ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından kaynaklanması halinde gider olarak dikkate alınamayacaktır.

Buna göre, imzalanan anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilerek ilam niteliğinin sağlanması şartıyla, bu anlaşmaya göre yapılan arabuluculuk masraflarının ve ödenen tazminat tutarının, işle ilgili olması ve kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından kaynaklanmamış olması kaydıyla, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Tenfiz kararına istinaden ödenen tazminat kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi? (14.07.2017 tarih ve 209510 sayılı özelge)

Yabancı memleketlerde hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların, takibi yapılacak ülkede icra olunabilmesi o ülkedeki yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Tenfiz kararı verecek olan mahkeme, tenfiz şartlarına bağlı olarak tahkim kurulu kararının, kısmen veya tamamen tenfizine veya değiştirerek istemin reddine karar verebilmektedir. Ayrıca, söz konusu tenfiz kararlarının temyiz edilebilme imkanı da bulunabilmektedir.

Buna göre, Belçika’da açılan dava sonucunda şirket tarafından tazminat ödenmesi yönündeki tahkim kurulu kararı ile ilgili olarak, … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ve Yargıtay tarafından da onanan tenfiz kararı çerçevesinde ödenen tazminat tutarının; kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından doğmamış olması şartıyla, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Türkiye Basketbol Federasyonu ile imzalanan sözleşmeye göre yapılan harcamalar reklam harcaması mı, sponsorluk harcaması mıdır? (14.07.2017 tarih ve 169979 sayılı özelge)

Ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisi olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar sponsorluk harcaması, işletmelere doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak kabul edilmektedir.

Buna göre, şirketin Türkiye Basketbol Federasyonu ile yapmış olduğu “TBF … Sponsorluk Sözleşmesi” nde; şirketinizin saha yanlarındaki LED panolarında reklam yapma, şirketin logosunu televizyon röportajları esnasında röportaj panolarında kullanma, basın toplantı panolarında tedarik sponsorları bölümünde teşhir etme, şirketin logosunu müsabakalarda kullanılan çemberlerin üzerinde etiket ile kullanma, müsabaka sonucu karşılıklı olarak belirlenecek olan şirkete özel bir ödül verme, bazı maçlarda şirketin eşantiyonlarını dağıtma ve izleyicilerin de dahil olacağı çeşitli yarışma ve tanıtıcı etkinlik düzenleme, televizyon reklam kampanyasında ve diğer mecralarda oyuncuları kullanma gibi şirketin tanıtımına yönelik reklam unsuru içeren öğelerin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, sözleşme kapsamında yapılan doğrudan ticari fayda sağlayan ve şirketin tanıtımını amaçlayan harcamaların sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmesi mümkün olmamakla birlikte anılan harcamaların 193 sayılı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde reklam gideri olarak dikkate alınması mümkündür.

Ancak, ilgili sözleşme gereğince her sezondaki her maç başına alınan ücretsiz biletlerin değerine isabet eden tutarın ise reklam veya sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmeyerek kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

İthal edilmek yerine firmanın kendi bünyesinde üretilen makinelerin imali nedeniyle yapılan harcamalar yatırım harcaması olarak dikkate alınabilir mi? (12.06.2017 tarih ve 37711 sayılı özelge)

Özelge talep formunda, şirketin 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde düzenlenen 01.03.2013 tarih ve 109109 sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal makine ve teçhizat listesinde bulunan yatırım ekipmanlarının şirket bünyesinde imal edilmesi ve aktifleştirilmesi durumunda söz konusu yatırım ekipmanlarının imaline ilişkin harcamaların yatırım harcaması olarak yatırıma katkı tutarının hesabına dahil edilip edilmeyeceği konusunda görüş istenmiştir.

Konuyla ilgili olarak Ekonomi Bakanlığından alınan yazıda, anılan Bakanlıkça onaylı ithal makine ve teçhizat listesinde yer aldığı hali ile şirket bünyesinde imal etmeyi planladığı makineleri yapılacak başvuru ile öncelikle ithal makine ve teçhizat listesinden yerli makine ve teçhizat listesine aktarılması gerektiği, yerli makine ve teçhizat listesi kapsamında yer alan makine ve teçhizatın bileşenlerinin KDV’si ödenmek suretiyle temin edilerek şirket tarafından montaj ve üretiminin yapılıp yevmiye defterinde 253 no’lu Makine ve Tesisler hesabına kaydedilmesi durumunda, maliyet tutarları dikkate alınmak suretiyle söz konusu makine ve teçhizatın tamamlama vizesi aşamasında yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım harcaması olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.

Yurt dışı mukimi kurumlara verilen ürün testi, ürün analizi ile ürünlerin uygunluğuna yönelik raporlama ve sertifikasyon hizmetleri karşılığında elde edilen kazanç kurumlar vergisinden istisna edilebilir mi? (12.04.2017 tarih ve 101894 sayılı özelge)

Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye’de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan ürün testi ve sertifikasyon hizmetlerinden elde edilen kazançların %50’si, şartları sağlamanız kaydıyla, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi kapsamında kurumlar vergisi matrahının tespitinde kurum kazancından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, Türkiye’den ihraç edilecek ürünlere ilişkin olarak yurt dışındaki müşterilere veya Türkiye’ye ithal edilecek ürünlere ilişkin olarak yurt dışındaki satıcılara verilen ürün testi ve sertifikasyon hizmetleri, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi kapsamında münhasıran yurt dışında yararlanılan hizmetler olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu faaliyetlerinizden elde edilen kazancın söz konusu indirime konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Tasfiye kararı alınan şirketin taşınmazının, taşınmazı şirkete ayni sermaye olarak koyan belediyeye bedelsiz olarak devri halinde kurumlar vergisi açısından ne işlem yapılır? (07.04.2017 tarih ve 35227 sayılı özelge)

Şirket ortakları tarafından nakden veya aynen konulmuş olan sermayenin tasfiye nedeniyle ortaklara iadesi halinde kurumlar vergisine tabi tutulacak bir kazanç doğmayacağı gibi kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi de yapılmayacaktır.

Dolayısıyla, Belediye Başkanlığı tarafından şirkete ayni sermaye olarak konulan taşınmazın şirketin tasfiyesi nedeniyle sermaye olarak konulduğu haliyle aynen Belediye Başkanlığına iadesi nedeniyle kurumlar vergisine tabi tutulacak bir kazanç oluşmayacağı gibi kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi de yapılmayacaktır.

Öte yandan, ayni sermaye olarak konulmuş olan söz konusu taşınmaz dolayısıyla önceki hesap dönemlerinde ayrılan amortisman tutarlarının, bu taşınmazın tasfiye nedeniyle Belediye Başkanlığına aynen iade edildiği döneme ilişkin kurum kazancının (tasfiye karının) tespitinde gelir olarak dikkate alınması ve kurumlar vergisine tabi tutulması, kurumlar vergisinden sonra kalan tutar üzerinden de kar dağıtımına dayalı stopaj uygulanması gerekmektedir.

2. Katma Değer Vergisi Kanunu

Hastane ameliyathanesinin hastane ile ilişkisi bulunmayan hekimlere kullandırılması hizmetinde uygulanacak KDV oranı nedir? (18.05.2017 tarih ve 20853 sayılı özelge)

Hastane ameliyathanesinin gerekli tıbbi makine, tesisat ve medikal malzemelerle birlikte kendi hesabına çalışan hekimlere kullandırılması, 2007/13033 sayılı BKK ekli (II) sayılı listenin B/21. sırası kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından, söz konusu hizmetin genel oranda (% 18) KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.

Eğitim danışmanlığı hizmetinde KDV oranı nedir? (14.06.2017 tarih ve 10 sayılı özelge)

Özel büroda verilen öğrencilere eğitim danışmanlığı faaliyeti, 2007/13033 sayılı BKK eki (I) ve (II) sayılı listeler kapsamında olmadığından, söz konusu danışmanlık hizmetine % 18 oranında KDV uygulanması gerekmektedir.

Dövize endeksli vadeli satışlarda vade farkı tutarları için KDV uygulaması nasıl olmalıdır? (28.07.2017 tarih ve 13899 sayılı özelge)

Katma değer vergisi açısından bir malın vadeli veya peşin satılması sonucu etkilememektedir. Mal veya hizmet faturasının kesilmesi esnasında, müşteriye tanınan vade ve buna bağlı olarak ortaya çıkan vade farkının belli olduğu hallerde bu farkın bedele dahil edilmesi gerekmektedir. Peşinen bilinen vade farklarına ait katma değer vergisi asıl işleme ait katma değer vergisi ile birlikte doğmaktadır. Bu nedenle dövize endeksli vadeli satışlarda, satış anında belli olan vade farklarının satış bedeline ve satış faturasına dahil edilmesi gerekmekte olup, vade farklarına malın satış tarihi yerine aylık ya da üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, bedeli döviz cinsinden belirlenen vadeli satış işlemleri nedeniyle ortaya çıkan kur farklarına KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A Matrah başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde işlem yapılması gerekir.

Çalınan iktisadi kıymet için yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir mi? (27.07.2017 tarih ve 225438 sayılı özelge)

Çalınan amortismana tabi iktisadi kıymetler KDV Kanunu’nun 30/c maddesine göre zayi olan mal kapsamında olup, buna ilişkin yüklenilen KDV indirim konusu yapılamayacağından, çalınan kıymete ilişkin olarak yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’nin ilgili dönem beyannamesinde “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.

Belediyeye ait arsa üzerine inşa edilerek belediyeye bedelsiz teslim edilen okulun teslimi KDV’ye tabi midir? (27.07.2017 tarih ve 224222 sayılı özelge)

Belediyeye ait arsa üzerine yapılacak okulun bedelsiz tesliminin belediyeye yapılması halinde söz konusu bu teslim istisna kapsamında değerlendirilecek ve bu teslime ilişkin olarak KDV hesaplanmayacaktır.

Öte yandan, bu teslime ilişkin yüklenilen KDV’nin indirime konu edilmesi Kanun’un 30/a maddesine göre mümkün bulunmamakta olup yüklenilen bu verginin işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tasfiye kararı alınan şirketin taşınmazının, taşınmazı ayni sermaye olarak koyan belediyeye bedelsiz olarak devri KDV’ye tabi midir? (07.04.2017 tarih ve 35227 sayılı özelge)

Belediye tarafından ayni sermaye olarak şirket sermayesine ilave edilen taşınmazın, şirket genel kurulunun tasfiye ve taşınmazın bedelsiz olarak belediyeye devrine yönelik kararı uyarınca, bedelsiz olarak belediyeye devri, KDV Kanunu’nun 17/2b maddesi gereğince KDV den istisnadır.

3. Vergi Usul Kanunu

Dövize endeksli vadeli satışlarda vade farkı tutarları için aylık veya üç aylık fatura düzenlenebilir mi? (28.07.2017 tarih ve 13899 sayılı özelge)

Özelge talep formunda, yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerini fatura tarihinden itibaren iki yıl vadeli olarak dövizli (USD) fiyat üzerinden müşterilere satıldığı, vade ve vade farkı oranının satış anında belli olduğu, iki yıl vade için % 10,25 oranında vade farkı uygulanması konusunda müşteri ile mutabakata varıldığı, yapılan satış işleminin şirket tarafından ithalat tarihinde 2 yıl vadeli 3 ayda bir değişken faiz ödemeli döviz kredisiyle finanse edildiği belirtilerek, vade farkı faturalarının malın teslim tarihi yerine aylık veya üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden kesilip kesilmeyeceği ve dönemsellik ilkesi gereği izleyen dönemlerde beyan edilip edilmeyeceği hakkında görüş sorulmuştur.

Yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerinin dövize endeksli vadeli satışında vade farklarının satış faturasına dahil edilmesi ve o dönemin hasılatı olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Satışı yapılan uydu alıcı sistemlerine ilişkin olarak müşteriler adına vade farkı dahil toplam satış tutarı üzerinden fatura düzenlenmesi, düzenlenecek faturaların Türk parası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan söz konusu satışlar senede bağlanmış alacak niteliğinde ise söz konusu alacak senetleri değerleme gününün kıymetine irca olunabilecektir. Söz konusu değerleme işleminde ise Bakanlıkça tespit ve ilan edilen kurların kullanılması gerekmektedir.

4. Damga Vergisi Kanunu

Ön izin sözleşmesinde damga vergisi matrahı nasıl hesaplanır? Süre uzatımında vergi uygulaması nasıl yapılır? (25.04.2017 tarih ve 128818 sayılı özelge)

Şirketle Üniversite arasında yapılan “Ön İzin sözleşmesi” nin bir yıllık ön izin bedeli tutarı üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu sözleşmeye süre uzatımına ilişkin şerh konulması veya süre uzatımına dair ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın/şerhin, uzatılan süre ve ön izin bedeli esas alınmak suretiyle hesaplanacak matrah üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekir.

Mesafeli satış sözleşmeleri damga vergisine tabi midir? (27.02.2017 tarih ve 56720 sayılı özelge)

Damga Vergisi Kanunu’nun konusunu teşkil eden Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yer alan kağıtlardan manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulanlarda, belgenin elektronik imza kullanılmak suretiyle düzenlendiği anda vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.

Diğer taraftan, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 1. fıkrasında, mesafeli sözleşmenin satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dahil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşme olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Bu çerçevede, elektronik ortamda oluşturulan mesafeli satış sözleşmelerinden, taraflarca 5070 sayılı Kanun’da tanımlanan elektronik imza ile imzalanan belli parayı içerenler damga vergisine tabi olacak, 5070 sayılı Kanun kapsamında tanımlanan elektronik imza ile imzalanmamış olanları ile bu imza ile imzalanmış olmakla birlikte belli parayı içermeyenler damga vergisine tabi olmayacaktır.

5. Harçlar Kanunu

Belediyeye ait arsa üzerine inşa edilerek belediyeye bedelsiz teslim edilen okulun belediyeye devrinde tapu harcı ödenir mi? (27.07.2017 tarih ve 224222 sayılı özelge)

Belediyeye ait arsa üzerine inşa edilen okulun bir ivaz karşılığında değil de bedelsiz (bağış yoluyla) olarak Belediyeye devredilmesi halinde, bu işlemde harcın mükellefi olan Belediyeden 492 sayılı Kanun’un 59/a maddesi uyarınca harç aranılmayacaktır.

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

 

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.