Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
ŞİRKETLERİN TASFİYESİ VE BİLANÇODA YER ALAN FONLARIN VERGİLEME DURUMU PDF Yazdır e-Posta
17 Ağustos 2017

Image

Anonim ve limited şirketlerin varlığı kuruluş kanunlarında ya da ana sözleşmelerinde belirtilen sürenin dolması ya da ekonomik nedenlerle sona erer. Sona ermenin fiilen gerçekleşmesi ise ancak tasfiye veya iflas işlemlerinin tamamlanmasıyla olur.

Tasfiye işlemleri şirket yetkili kurullarının karar alması ve bu kararın ticaret sicilinde tescili ile başlar. Tasfiyeye giren kurumların vergilenmesinde ise bazı uygulama değişiklikleri olur. Bu yazımızda kurumların tasfiyesi ve tasfiyeye girmesi halinde daha önce oluşturulan ve bilançoda yer alan fonların tasfiye sonunda vergileme durumunu ele almaya gayret edeceğiz.

Tasfiye

Tasfiye işlemi şirketin mevcutlarının, alacaklarının ve borçlarının tespiti ile alacaklarının tahsili, mevcutlarının satılıp paraya çevrilmesi ve borçlarının(vergiler dahil) ve ortak tasfiye paylarının ödenmesidir. Bu işlemlerin tamamlanması ile şirketin varlığı sona erer.

Kurumlar Vergisi Kanunu ve tasfiye işlemleri

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17.nci maddesinde tasfiyeye ilişkin vergisel düzenlemelere yer verilmiştir.

Tasfiyeye giren kurumların vergilendirme dönemleri hesap dönemi yerine tasfiye dönemi ya da dönemleri olacaktır. Tasfiye kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul ya da ortaklar kurulu kararının tescil edildiği tarihten başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Bir yılda fazla süren tasfiyelerde tasfiyeye başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği takvim yılı başında tasfiye sona erme tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.

Kurum kazancı/zararı tasfiye dönemleri itibariyle hesaplanır ve tasfiyenin sona erdiği dönem hariç olmak üzere takvim yılının kapanışını izleyen yılın 4.üncü ayında beyanname verilir. Son tasfiye dönemi beyannamesi ise kapanış tarihini izleyen 30 gün içinde verilir. Tasfiye dönemleri için geçici vergi beyannamesi verilmez. Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve önceki dönemlerde fazla ödenen vergiler mükellefe iade edilir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı da farklılık gösterir. Tasfiye halinde tarh zaman aşımı tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan başlar.

Tasfiye memurlarının sorumluluğu ve ortaklara rücu

Tasfiye işlemleri tasfiye memurları eliyle yürütülür. Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için karşılık ayrılmadan, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 207.maddesi 4.sıra alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi halde, bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Yukarıda belirtilen vergiler ile tasfiye işlemlerinin incelenmesi sonucu tarh edilecek vergilerin asılları ve zamları tasfiye kalanı üzerinden kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan aranacağı gibi tasfiye sırasında dağıtım ,devir iade veya satış gibi yollarla kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan ortaklardan da aranabilecektir. Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca tasfiye memurlarına baş vurulmaz.

Tasfiye memurları, KVKanunu’nun 17.nci maddesi gereği ödedikleri vergilerin asılları ve zamlarından dolayı,tasfiye sırasında kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan veya tasfiye kalanından pay alan ortaklara rücu edebilirler. Ayrıca, ortakların aldığı değerlerin ödenen vergileri karşılamaya yetmemesi durumunda İİK 207.nci maddesinin 4.ncü sırasında yazılı alacakları kısmen veya tamamen tahsil eden alacaklılara da, tahsil ettikleri alacak oranında rücu edebilirler.

Tasfiye işlemlerinin incelenmesi

Tasfiye memurları tasfiyenin sona ermesinden itibaren bir ay içinde tasfiyenin incelenmesi için vergi dairesine yazı ile baş vururlar. Vergi idaresince ,dilekçenin verilmesinden itibaren 3 ay içinde vergi incelemesi başlatılır ve aralıksız devam eder. Bu sürede tasfiye memurlarının sorumlulukları devam eder. Maliye Bakanlığı, mükelleflerin hukuki statüleri, faaliyet alanları ve tasfiyeye giriş tarihindeki aktif büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye işlemlerine yönelik inceleme yaptırmamaya yetkilidir.

Tasfiye Kârı

Tasfiyeye giren kurumların vergi matrahı her tasfiye dönemi sonundaki tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır. Servet değeri kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesidir. Tasfiye karı hesaplanırken;

-Ortaklar veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiye sonundaki servet değerine ,

-Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar da tasfiye döneminin başındaki servet değerine eklenecektir.

Bununla birlikte, hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade edilen iktisadi kıymetlerin değerleri dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibariyle KVK’nun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine göre belirlenecektir. Ayrıca, indirilecek –indirilemeyecek giderler ile zarar mahsubu ve indirimlerle ilgili hükümler de tasfiye karı hesabında dikkate alınacaktır.

Tasfiye karının kurumlar vergisine tabi tutulmasından sonra kalan net kâr ve geçmiş yıl kârları ile diğer öz sermaye unsurlarının (zararlar dahil) tasfiye kalanı olarak payları oranında ortaklara dağıtılması gerekecektir. Bu dağıtım halinde de tasfiye memurlarının sorumlulukları devam eder.

Tasfiye halinde fonların vergileme durumu

Şirketler kuruluş dönemlerinde ortaklarca tahsisi edilen sermaye ile faaliyetlerine başlayıp sürdürmektedirler. Daha sonra ise yarattıkları oto finansman imkanları ve borçlanma yoluyla faaliyetlerini geliştirmektedirler. Gelişip büyüme aşamalarında en önemli kaynakları karlar ve ayrılan çeşitli fonlar, yedekler finansman kaynakları ve öz sermayenin unsurları olarak görünmektedir. Başlıca fonlar yeniden değerleme fonu, enflasyon düzeltme farkları, maliyet artış fonu, muhtelif kanunlarla oluşturulması uygun görülen fonlardır. Taşınmaz ve iştirak hissesi satışı dolayısıyla KVK madde 5/e uyarınca ayrılan 5 yıl süre ile bilançoda yer alması gereken fonlar, çeşitli af ve vergi barışı kanunları ile ayrılması ve bilançonun pasifinde yer alan fonlar sayılabilir.

Tasfiye kârı ve ortaklara yapılan nihai dağıtımla ilgili vergileme işlemleri sırasında fonların da göz önünde tutulması gerekir.

Vergi kanunlarına göre ayrılan fonlar

Vergi kanunları hükümlerine göre ayrılan başlıca fonlar yeniden değerleme değer artış fonu, maliyet artış fonu, enflasyon düzeltme farkları ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-emaddesindeki taşınmaz ve iştirak hisselerinin satışından doğan karın istisna kısmına ilişkin fondur. Maliye idaresinin görüşü, şirketin tasfiyesi, sermaye azaltılması ve bölünme işlemleri dolayısı ile vergileme görüşündedir. Bu konulardaki görüşlerimiz ayrıntılı olarak önceki yazılarımızda açıklanmıştır. Daha sonraki yazımızda ayrıca ele alınacaktır.

Af ve Varlık Barışı kanunları hükümlerine göre ayrılan fonlar

4811 Sayılı Kanun'dan 6736 Sayılı Kanun'a kadar kabul edilen vergi affı ya da varlık barışı kanunlarının uygulaması dolayısıyla fon ayrılıp bilançolarda yer verilmesi söz konusu olmuştur.

4811 Sayılı Vergi Barışı Kanunu

2003 yılında uygulamaya giren kanunun 11'inci maddesine göre, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makina ,teçhizat ve demirbaşları ile kayıtlarında düşük değerle yer alan makine teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince veya meslek kuruluşlarınca tespit edilecek rayiç bedel ile kanununun yayınını izleyen 3.ncü ayın sonuna kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaş için ayrı olmak üzere, pasifte özel karşılık hesabi açarlar. Makina teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiyesi halinde sermayenin bir unsuru sayılır ve vergilendirilmez.

5811 Sayılı Varlık Barışı Kanunu

2008 yılı sonlarında yürürlüğe giren kanunun 3'üncü maddesi ile varlık barışından yararlanan mükelleflerce özel fon hesabı açılması öngörülmüştür. Gerçek ve tüzel kişilerce yurt dışında bulunan ;para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici belgeyle ispat edilen taşınmazlar, kanunda belirtilen şartları yerine getirdiklerinde rayiç bedelleri ile beyan tarihi itibariyle kanuni defterlere kaydedebilirler.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı sermayenin cüzü addolunur, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiyesi edilmesi veya devir ve bölünme hallerinde vergilendirilmez.

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 1.06.2009 tarihi itibariyle kanuni defter kayıtlarında işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan para ,altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar kanunda belirlenen süresi içinde Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairesine beyan edilip kanuni defterlere kaydedilen değerler için bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce pasifte özel bir fon hesabı açılmıştır. Açılan bu fon hesabı sermayenin cüzü sayılmış ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilavesi öngörülmüştür. Bu tutarların sermayeye eklenmesi durumunda dönem gelirlerine dahil edilmesi söz konusu değildir.

6111 Sayılı Kanun ve özel karşılık

2011 yılı Şubat ayında yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanun’un 10'uncu maddesi vergi barışına ilişkin hükümler içermektedir. Kanunun getirdiği imkandan yaralanan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makina, teçhizat ve demirbaşları kedileri değerlendirerek veya meslek kuruluşlarına değerleme yaptırarak kanunda belirtilen sürede vergi dairelerine liste halinde bildirmişlerdir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler(kurumlar vergisi mükellefleri dahil),aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı, makine teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açmak durumunda olmuşlardır.

Kanun hükmüne göre Makine teçhizat için ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunmaktadır. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez.

Gelir Vergisi Kanunu geçici 85'inci maddesine göre özel fon

6486 Sayılı Kanun'la GVK'ya eklenen geçici 85'inci maddesi ile gerçek ve tüzel kişilerce 15.04.2013 tarihi itibariyle, sahip olunan ve yurt dışında bulunan; para ,altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilebilen taşınmazların kanunda belirtile şartlar ve süre içinde rayiç bedelleri ile bildirilmesi halinde bazı imkanlar getirilmiştir.

Yukarıda sayılan kıymetler defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihini takip eden ay sonuna kadar kanuni defterlere kaydedilmektedir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açmışlardır. Bu fon hesabı sermayenin cüzü addolunur, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiyesi halinde ise vergilendirilmez.

6736 sayılı kanun-işletme kayıtlarının düzeltilmesi

Ağustos 2016’da yürürlüğe giren bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile ilgili kanunun 6’ncı maddesi ile işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin kendileri veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedelleri ile kanunda belirtilen şart ve süre içinde vergi dairesine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilme imkanı getirilmiştir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler defterlerine kaydettikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere, özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makina, teçhizat ve demirbaşlar için ayrılan karşılık ise birikmiş amortisman addedilir. Kanunun 7’nci maddesinde yurt dışında ve yurt içinde bulunan ancak kayıtlara intikal ettirilmeyen para, altın, döviz, menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının(yurt içinde bulunan taşınmazlar dahil bu madde hükümleri çerçevesinde kayda alınması durumunda dönem kazancı sayılarak vergilenmesi söz konusu olmayacaktır. İşletmeden çekilmesi halinde de kâr dağıtımı sayılarak vergileme yoluna gidilmeyecektir. Özel karşılık veya fon hesabı açılması gerekmemektedir. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak

https://www.dunya.com/kose-yazisi/sirketlerin-tasfiyesi-ve-bilancoda-yer-alan-fonlarin-vergileme-durumu-ii/377965

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.