Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
YENİ GELİR İDARESİ ÖZELGELERİ (2017/6) PDF Yazdır e-Posta
20 Haziran 2017

Image

1. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU

Finansal kiralamaya konu taşınmazlara ilişkin vergi ve sigorta prim bedelleri gider kaydedilebilir mi? (24.04.2017 tarih ve 56 sayılı özelge)

Bir finansal kiralama şirketine geri almak üzere satılan ve halen kiracı durumunda bulunulan gayrimenkul için finansal kiralama şirketi ile imzalanan sözleşmeye istinaden ödenen ve finansal kiralama şirketi tarafından fatura edilen emlak vergileri ile sigorta primlerinin, şirket tarafından kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alması mümkün bulunmaktadır.

İnşaat işi yapan adi ortaklık tarafından inşaat devam ederken yapılan reklam ve pazarlama harcamaları ortaklar tarafından gider kaydedilebilir mi? (21.04.2017 tarih ve 111937 sayılı özelge)

Adi ortaklık tarafından inşa edilen bağımsız bölümlerin satışlarını hızlandırmak amacıyla yapılan reklam ve pazarlama harcamalarının tahakkuk esası kapsamında miktar itibarıyla kesinleştiği dönemin kazancı ile ilişkilendirilerek gider olarak dikkate alınması veya inşaat maliyetlerine intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca, adi ortaklık bünyesinde doğan kar veya zararın ortaklıktaki hisseleri oranında paylaştırılarak, adi ortaklığın her bir ortağının ilgili dönem kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, adi ortaklıkla ilgili reklam ve pazarlama giderlerinin doğrudan ortakların kendi kazançlarının tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.

Ziraat odalarının üyelerine tarımsal danışmanlık hizmeti vermesi iktisadi işletme oluşturur mu? (17.04.2017 tarih ve 101894 sayılı özelge)

Ziraat odasının, üyesi olan tarım işletmelerine bedel karşılığında vereceği tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetleri devamlılık arz eden ticari bir faaliyet olarak değerlendirileceğinden, bu faaliyet nedeniyle Odaya bağlı oluşacak iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekmektedir.

Organize sanayi bölgesi başkanlığı kurumlar vergisi mükellefi midir? (12.04.2017 tarih ve 1450 sayılı özelge)

Vergi uygulamaları bakımından dernek olarak değerlendirilen organize sanayi bölgeleri tüzel kişilik olarak kurumlar vergisi mükellefi olmayıp devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetleri dolayısıyla oluşan iktisadi işletmeleri nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

Ancak, organize sanayi bölgesinde faaliyette bulunanların elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulan ve kazancının tamamını organize sanayi bölgesinin ortak ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanan iktisadi işletme Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi kapsamında kurumlar vergisinden muaftır.

Yurt dışındaki firmaya Türkiye’de verilen kalite kontrol hizmetinden elde edilen gelirin yarısı kazançtan indirilebilir mi? (12.04.2017 tarih ve 101659 sayılı özelge)

Yurt dışındaki şirkete Türkiye’de verilen kalite kontrol hizmeti, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi kapsamında münhasıran yurt dışında yararlanılan bir hizmet olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu faaliyetten elde edilen kazancın kurum kazancından indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

2. KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU

Finansal kiralamaya konu taşınmazlara ilişkin vergi ve sigorta prim bedellerinin kiracıya yansıtılması KDV’ye tabi midir? (24.04.2017 tarih ve 56 sayılı özelge)

Finansal kiralamaya konu mallara ait sigorta prim bedelleri ve emlak vergileri bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden bu tutarların birebir kiracıya yansıtılması işleminde KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, bu aktarma işleminde masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde, aşan kısım üzerinden genel oranda (%18) KDV hesaplanacaktır.

Ziraat odalarının üyelerine tarımsal danışmanlık hizmeti vermesi KDV’ye tabi midir? (17.04.2017 tarih ve 101894 sayılı özelge)

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Ziraat Odasının üyelerine “tarımsal yayım destekleme bedeli” ve “işletme katkı payı” adı altında belirli bir bedel karşılığı vereceği tarımsal yayım ve danışmanlık hizmeti, oda bünyesinde iktisadi işletme oluşturduğundan ve bedel karşılığı verilen bu hizmetin KDV Kanunu’nun 17/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu hizmet bedelleri üzerinden %18 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.

Organize sanayi bölgesi başkanlığı KDV mükellefi midir? (12.04.2017 tarih ve 1450 sayılı özelge)

Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliği tarafından organize sanayi bölgesinde yapılan elektrik teslimleri nedeniyle oluşan iktisadi işletmenin bu işleminin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin dördüncü fıkrasının (k) bendi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından genel hükümlere göre KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir. Öte yandan, söz konusu elektrik teslimlerine ilişkin yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Organize sanayi bölgesi faaliyetleri nedeniyle iktisadi işletme oluşmaması halinde, ortak giderlerin karşılanması amacıyla katılımcılardan tahsil edilen yönetim aidatları KDV’ye tabi değildir. Ancak, organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğinizin devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetleri bulunduğundan ortak giderleri karşılamak amacıyla katılımcılardan alınan yönetim aidatlarının KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.

ÖTV (I) sayılı listedeki bir malın ihraç kaydıyla satın alınarak serbest bölgedeki şubeye gönderilmesinde ve bu bölgede başka bir şirkete tesliminde KDV uygulaması nasıl olmalıdır? (19.04.2017 tarih ve 14670 sayılı özelge)

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11 ve 12. maddelerinin birlikte incelenmesinden anlaşılacağı üzere, bir malın serbest bölgeye vasıl olması ve buradaki alıcıya teslim edilmesi ihracat istisnası kapsamında değerlendirilmiştir.

Buna göre, yurt içinden serbest bölgedeki alıcılara yapılacak mal teslimleri KDV’den istisna olup, serbest bölgede bulunan şubeye madeni yağ gönderilmesi, şubenin kendi adına müstakilen faaliyet gösteriyor olması kaydıyla, mal ihracı kapsamında değerlendirilecek ve KDV’den istisna olacaktır.

Diğer taraftan, serbest bölgede bulunan şubeden yine serbest bölgede faaliyet gösteren diğer firmalara madeni yağ teslimi de Kanun’un 16/1-c maddesine göre KDV’den istisna olacaktır.

3. ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNU

ÖTV (I) sayılı listedeki bir malın serbest bölgeye gönderilmesinde ve bu bölgede başka bir şirkete tesliminde ÖTV uygulaması nasıl olmalıdır? (19.04.2017 tarih ve 14670 sayılı özelge)

Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) sayılı listede yer alan malların serbest bölgede bulunan alıcılara teslimi, ÖTV bakımından ihracat istisnası kapsamında değildir. Dolayısıyla, bahse konu malların serbest bölgede bulunan alıcılara teslim edilmek üzere ihraç kayıtlı teslimi de mümkün değildir.

4. GİDER VERGİLERİ KANUNU

01.01.2016 tarihinden önce makine ve teçhizat alımı için kullanılan kredilerde BSMV istisnası uygulanabilir mi? (06.04.2017 tarih ve 38 sayılı özelge)

Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesine 6655 sayılı Kanun’la 01.01.2016 tarihi itibariyle yürürlüğe girmek üzere eklenen (z) bendinde, “17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerince münhasıran imalat sanayinde kullanılmak üzere alman makine ve teçhizatın finansmanı için bu işletmeler tarafından kullanılan krediler dolayısıyla lehe alınan paralar (Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.)” hükmü yer almaktadır.

Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesinin birinci fıkrasının (z) bendinde düzenlenen istisna uygulaması, 6655 sayılı Kanun’un yayım tarihi olan 01.01.2016 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten önce kullanılan kredilerin devam eden ödemelerine söz konusu istisnanın uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

5. KKDF

Bedeli ihracatçıya peşin olarak ödenmiş antrepodaki malın bedeli ödenmeden üçüncü kişi tarafından ithalinde KKDF doğar mı? (14.05.2017 tarih ve 46797 sayılı özelge)

Antrepodan gerçekleştirilen ithalatlar bakımından peşin bir ödemeden söz edilebilmesi ve KKDF kesintisi doğmaksızın bir ithalat işleminin gerçekleşebilmesi için Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 2011/16 sayılı Genelgesinde yer alan şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu genelge uyarınca, bedeli peşin ödenerek yurt dışından antrepoya getirilen ve burada satılan, mal bedeli ödenmeden yurda ithali yapılan işlemde fon kesintisi yapılmaması için, gerek eşyayı devreden tarafından asıl ihracatçıya yapılan ödemenin, gerekse eşyayı antrepoda devralan firmanın eşyayı devredene yapacağı transferin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce tamamlanmış olması ve ilgili gümrük idarelerine ibraz edilecek belgelerle durumun tevsik edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, eşyayı devreden tarafından asıl ihracatçıya peşin bir ödeme yapılmış olsa bile gümrük antreposunda satın alınacak mala ilişkin ikinci ödemenin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten sonra yapılması halinde bunun peşin bir ödeme sayılması mümkün bulunmamakta olup Gümrük Beyannamesinde beyan edilen ithalat tutarı üzerinden KKDF hesaplanması gerekmektedir.

Yurt dışı döviz kredilerinin erken kapatılması durumunda KKDF uygulaması nasıl yapılmalıdır? (19.06.2017 tarih ve 59291 sayılı özelge)

14.02.2002 tarih ve 7503 sayılı 2002/4 seri no.lu Uygulama İç Genelgesinde, KKDF kesintilerinin tahsilinde vergi dairelerince yapılacak işlemlere yönelik açıklamalara yer verilmiştir.

Anılan İç Genelgenin 3.3.2 nci bölümünde; süresinde verilmeyen KKDF bildirimleri için vergi dairelerince tahakkuk fişi düzenlenerek bir aylık ödeme süresi verilmesi ve KKDF kesintisinin ait olduğu dönemin normal vade tarihinden başlayarak tahakkuk fişinde belirtilen vade tarihine kadar geçen süreler için kanuni faiz oranının iki katı tutarında cezai faiz hesaplanıp tahakkuk fişine yazılması gerektiği belirtilmektedir.

Öte yandan, 24.12.2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Kararnamenin Eki Kararın 11. maddesi ile bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde (fudicuary işlemler hariç) KKDF oranı;

- Ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda % 3,

- Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dâhil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1,

- Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dâhil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5,

- Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dâhil) ve üzerinde olanlarda % 0,

olarak tespit edilmiştir.

Buna göre;

- Ortalama vadesi 2,5 yıl olarak kullandırılan ve % 0,5 oranında KKDF kesintisi yapılan döviz kredisinin ortalama vadesi 1,7 yıla tekabül eden dönemde erken kapatılması halinde, kredi kullanım tarihindeki anapara tutarı üzerinden ve söz konusu tarihteki TCMB kuru esas alınarak % 1 oranında KKDF kesintisi yapılması,

- Söz konusu kredi dolayısıyla % 0,5 oranında kesinti yapılması suretiyle ödenen KKDF’ nin hesaplanacak KKDF’ den mahsup edilmesi,

- Mahsup işlemi sonrası ödenmesi gereken tutara KKDF kesintisinin ait olduğu dönemin normal vade tarihinden başlayarak ödeme tarihine kadar geçen süreler için geriye dönük kanuni faiz oranının iki katı tutarında cezai faiz hesaplanması,

gerekmektedir.

İthalat bedelinin ihracatçı firma dışındaki bir şirkete transferi halinde KKDF kesintisi yapılması gerekir mi? (26.10.2017 tarih ve 100883 sayılı özelge)

KKDF kesintisi yapılmadan ithalatın gerçekleşebilmesi için mal bedelinin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce ihracatçının yurt dışı hesabına transfer edildiğinin gümrük idarelerine tevsik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ithalat bedelinin ihracatçı tarafından belirtilen başka firma/şahısların hesabına ödenmesinin ihracatçıya transfer olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, üretimin ve ithalatın zamanında yapılmasını teminen, ihracatçı ile ithalatçı arasında yapılan sözleşme ile tespit edilen tedarikçi firmalara ithalatçı tarafından yapılan ithalata konu malların üretiminde kullanılan girdilere veya malların teminine ilişkin ödemelerin; ihracatçının satış faturaları üzerinde transfer yapılacak tedarikçi firmanın unvanı ve transfer tutarını göstermesi ve ödemenin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce yapıldığının bankadan alınacak yazı ile tevsiki kaydıyla ve ihracatçı ile ithalatçı arasında yapılan sözleşme gümrük idaresine ibraz edilmek suretiyle, peşin ödeme kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

İthalat bedelinin faktoring firmasına yapılması durumunda KKDF kesintisi gerekir mi? (29.02.2016 tarih ve 20784 sayılı özelge)

12.05.1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Kararnameye İlişkin KKDF Hakkında 6 sıra no.lu Tebliğin 2. maddesi gereğince; kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekillerine göre yapılan ithalat işlemleri % 6 oranında fon kesintisine tabi tutulmakta, peşin ödeme şekline göre yapılan ithalat işlemleri üzerinden ise fon kesintisi yapılmamaktadır.

Bu kapsamda, gümrük beyannamesinde gösterilen ithalat tutarının Türk Lirası karşılığının, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce, ödeme şekline göre Döviz Satım Belgesi, Türk Parası Transfer Belgesi veya ithalat bedelinin döviz tevdiat hesabından ihracatçının yurt dışındaki hesabına ödendiğine dair bankaca verilen bir yazı ile gümrük idarelerine tevsik edilmesi halinde fon kesintisi yapılmadan malların ithal edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, KKDF kesintisi yapılmadan ithalatın gerçekleşebilmesi için mal bedelinin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce ihracatçının yurt dışı hesabına transfer edildiğinin gümrük idarelerine tevsik edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, ithalat bedelinin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce ihracatçı tarafından belirtilen yurt dışında yerleşik faktöring firmasına transfer edildiğinin istenen belgelerden biri ile gümrük idarelerine tevsik edilmesi halinde de KKDF kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

İthalat bedelinin ihracatçı firma dışındaki bir şirkete transferi halinde KKDF kesintisi yapılması gerekir mi? (22.02.2017 tarih ve 22471 sayılı özelge)

Gümrük beyannamesinde gösterilen ithalat tutarının Türk Lirası karşılığının, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce, ödeme şekline göre Döviz Satım Belgesi, Türk Parası Transfer Belgesi veya ithalat bedelinin döviz tevdiat hesabından ihracatçının yurt dışındaki hesabına ödendiğine dair bankaca verilen bir yazı ile gümrük idarelerine tevsik edilmesi halinde fon kesintisi yapılmadan malların ithal edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, KKDF kesintisi yapılmadan ithalatın gerçekleşebilmesi için mal bedelinin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce ihracatçının yurt dışı hesabına transfer edildiğinin yukarıda sayılan belgelerden biri ile gümrük idarelerine tevsik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ithalat bedelinin ihracatçı tarafından belirtilen başka firma/şahısların hesabına ödenmesinin ihracatçıya transfer olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Poliçenin yurt dışında iskonto ettirilmesi durumunda KKDF kesintisi yapılması gerekir mi? (19.08.2016 tarih ve 88330 sayılı özelge)

Döviz üzerinden düzenlenen poliçenin yurt dışında iskonto edilmesi durumunda, anılan firmaya yurt dışından döviz kredisi kullandırılmış olacağından, kredinin ortalama vadesinin 3 yılın altında olması halinde 2012/4116 sayılı BKK uyarınca iskonto tarihi itibariyle elde edilen döviz bedelinin TL karşılığı üzerinden fon kesintisi yapılması, ortalama vadenin de poliçenin iskonto tarihi ile vade tarihi arasındaki süre dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir. Bu kapsamda, vade tarihi 25.03.2016 olan poliçenin, kredi anapara tutarı üzerinde % 3 oranında KKDF hesaplanması gerekmektedir.

Yurt dışında yapılan kredi kartı harcamaları nedeniyle doğan borcun zamanında ödenmemesi durumunda için KKDF kesintisi yapılır mı? (09.04.2017 tarih ve 42820 sayılı özelge)

Kredi kartıyla döviz üzerinden yurt dışında yapılan harcamaların son ödeme tarihinde kısmen veya tamamen ödenmemesi durumunda ilgili banka tarafından;

- Döviz kredilerine uygulanan ortalama faiz oranı uygulanıyorsa kredi kartı yoluyla döviz kredisi kullanıldığı kabul edilerek vadesinde ödenmeyen anapara tutarı üzerinden,

- Türk Lirası kredilerine uygulanan ortalama faiz oranı uygulanıyor ise kredi kartı yoluyla dövize endeksli kredi kullanıldığı kabul edilerek taksit tutarı içindeki anaparanın kur farkı veya endeks farkı ile dönem faizinin cari kurdan Türk Lirası karşılığı veya fark faizin (spread) toplam tutarı üzerinden % 15 oranında KKDF kesintisi yapılması gerekmektedir.

15.03.2017 tarihinden önce yurt dışından kullanılan TL kredilere tahakkuk ettirilecek faizlere hangi KKDV oranı uygulanır? (20.03.2017 tarih ve 33607 sayılı özelge)

Türk Lirası kredilerde fon kesintisi faiz tahakkukunda doğduğundan, yurt dışından kullanılan kredilerle ilgili olarak kredi kullanım tarihine bakılmaksızın 15.03.2017 (bu tarih dahil) tarihinden sonra tahakkuk ettirilecek faizlere, ortalama vadesi bir yılın altında olan kredilerde % 1, ortalama vadesi 1 yıl ve üzeri olan kredilerde ise % 0 (sıfır) oranındaki yeniden belirlenen KKDF kesinti oranlarının uygulanması gerekmektedir.

6. VERGİ USUL KANUNU

Finansal kiralamaya konu taşınmazlara ilişkin vergi ve sigorta prim bedellerinin kiracıya yansıtılmasında hangi belge düzenlenir? (24.04.2017 tarih ve 56 sayılı özelge)

Finansal kiralama şirketi ile yapılan sözleşme gereğince, kiralamaya konu kıymetlerle ilgili olarak finansal kiralama şirketinin yapmak zorunda olduğu harcamaların (emlak vergisi, sigorta, ceza ve benzeri giderler) kiralacı şirkete yansıtılması işlemi bir masraf aktarımı olduğundan, finansal kiralama şirketi tarafından şirkete fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.