Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
AYNI MOTOR HACMİNE SAHİP BİNEK ARAÇLARDA FARKLI ÖTV UYGULANMASI ANAYASA'YA AYKIRI MI? PDF Yazdır e-Posta
20 Şubat 2017

Image

24 Kasım 2017 tarihinden itibaren, ÖTV Kanunu'nda yapılan değişiklikle ve ardından çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı'yla binek otomobillerinin ÖTV oranlarında değişiklik yapıldı. Bu değişiklik, özellikle motor hacmi aynı olmasına rağmen fiyatı belli sınırı aşan binek otomobillerin ÖTV yükünde bir farklılık yaratmakta olduğundan nihai tüketicinin satın alma kararlarını direkt etki eden bir düzenleme olarak karşımıza çıkıyor.

Yapılan değişikler neticesinde ÖTV oranları, motor silindir hacmi aynı olan araçlar için farklı ÖTV oranlarının uygulanmasına yol açtı. Örneğin; motor silindir hacmi 1600 cm³'ü geçmeyen binek otomobiller için ÖTV matrahına göre farklılaştırılan ÖTV oranları aşağıdaki gibidir;

ÖTV matrahı 40.000 TL'nin altında olanlar

45

ÖTV matrahı 40.001 - 70.000 TL arasında olanlar

50

ÖTV matrahı 70.001 TL ve üzerinde olanlar

60

Motor silindir hacmi 1600 cm³ ile 2000 cm³ arasında olanlarda ise 100.000 TL'lik bir ÖTV matrahı sınırı belirlenmiş, bu sınırı aşmayanlar için % 100, aşanlar için de %110 oranında ÖTV uygulanmaya başlanmıştır. 2000 cm³ten büyük motor hacmine sahip araçlar için de benzer tanılamalar yapılmıştır.

ÖTV Kanunu'nda yapılan değişikle, Bakanlar Kurulu'na ÖTV Kanunu'na ekli II sayılı listede yer alan motorlu taşıtların "ÖTV matrahını esas alarak fiyat grupları oluşturmaya, bu fiyat grupları ve malların cinsi, sınıfı, üst yapı gövde tanımı, emisyon türü ve değeri, istiap haddi ile yolcu ve yük taşıma kapasitesi itibarıyla farklı oranlar belirlemeye" yönelik yetki verildi.

Bakanlar Kurulu da bu yetkisini kullanarak binek otomobillerin ÖTV kapsamında ve oranlarında değişiklikler yaptı.

Bakanlar Kurulu'na yetki veren ÖTV Kanunu'ndaki bu değişiklik tartışma konusu oldu.

Zira, Anayasa'nın 73. maddesinde, Bakanlar Kurulu'na vergilemeye ilişkin verilen değişiklik yapma yetkisi geniş bir yetki değildir.

Bakanlar Kurulunun yetkileri, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin;

  • muaflıklara,
  • istisnalara,
  • indirimlere,
  • oranlarına,

ilişkin hükümlerinde kanunda tanımlanacak yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmakla sınırlıdır.

Çok hızlı değişen gündem ve ekonomik koşullara ayak uydurabilmek ve istikrarı korumak gibi nedenler dikkate alındığında, zamanında karar alıp uygulayabilmek için yürütme organına bu tür imkânların sağlanması zorunludur. Zira gerekli tedbirlerin alınmasındaki gecikmelerin ekonomik dengeler üzerinde olumsuz etkisi olacağı muhakkaktır.

Yasama organı olan Meclis'in karar alıp uygulamaya koyması yürütme organı olan Bakanlar Kurulu kadar süratli değildir. Bu açıdan bakıldığında sınırları Kanun'la belirlenmiş olan ve daha derin ihtisas, idare ve teknik bilgi gerektiren muaflık, istisna, indirim ve oranlarla ilgili olarak Bakanlar Kurulu'na yetki verilmesi zamanında ve yeterli derecede önlem alınabilmesine yönelik esneklik sağlamaktır.

Bakanlar Kurulu'nun bu amaçla görevlendirilmesi, yasama yetkisinin kullanılmasından ibarettir ve yasama yetkisinin yürütme organına devredildiği anlamına gelmemektedir.

Günümüzün dinamik ekonomik ortamında, Bakanlar Kurulu'na Kanun'la belirlenen sınırlar içerisinde kalmak şartıyla yetki verilmesi ile ilgili hükümlere farklı vergi kanunlarında sıklıkla rastlıyoruz.

Tüketim alışkanlıkları ve yönelimleriyle yakından ilişkili olan ve bunlarla bağlantılı olarak sıkça değiştirilmesi gereken ÖTV Kanununda da daha önceden yapılan düzenlemelerle zaten Bakanlar Kurulu'na çeşitli yetkiler verilmişti. Kanun'un ilk yürürlük dönemlerinde, yüksek enflasyonun da etkisiyle süratli karar alınmasının zorunlu olması sebebiyle I sayılı listedeki malların ÖTV tutarlarına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları'nın Resmi Gazete'de yayımlanmasını beklemeden akaryakıt dağıtım şirketlerine faks ile gönderildiği günler bile yaşandı.

Son yapılan değişiklikle Bakanlar Kurulu, (II) sayılı listedeki mallar için belirlenen oranları;

  • Bir katına kadar artırmaya,
     
  • Sıfıra kadar indirmeye,
  • Bu sınırlar içinde kalmak şartıyla 87.03 GTİP numarasında yer alan mallar için özel tüketim vergisi matrahını esas alarak fiyat grupları oluşturmaya,
  • Bu fiyat grupları ve malların cinsi, sınıfı, üst yapı gövde tanımı, emisyon türü ve değeri, istiap haddi ile yolcu ve yük taşıma kapasitesi itibarıyla farklı oranlar belirlemeye,
  • Uygulanmakta olan oranları EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda yarısına kadar indirmeye,
  • Kanunî oranına kadar çıkarmaya

yetkili hale getirilmiştir.

ÖTV Kanunu'ndaki bu yetkilerin içerisinde, Bakanlar Kurulu'na verginin matrahıyla ilgili ölçüleri tanımlama yetkisi de bulunuyor. Anayasa'da Bakanlar Kurulu'na verilecek yetkiler ise muafiyet, istisna, indirim ve oranlarla ilgili olarak yine kanunda tanımlanacak sınırlar içerisinde kalmak kaydıyla değişiklik yapabilmekten ibarettir.

Yapılan bu Kanun değişikliğiyle Anayasa'da tanımlanan konuların dışına çıkılarak Bakanlar Kurulu'na "matrah" ile ilgili bir yetki verildiğinden, bu verginin kanuni olup olmadığı hususunda tereddütler ortaya çıktı.

Verginin kanuniliği ilkesi kapsamında vergiyi doğuran olay, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, yaptırım ve zamanaşımı gibi konularda kanunla düzenleme yapılması esastır. Dolayısıyla Anayasa'nın 73. maddesinde sınırlı olarak sayılan muafiyet, istisna, indirim ve oranlar dışındaki vergi unsurlarında Bakanlar Kurulu'na değişiklik yapma ile ilgili yetki verilmemesi gerektiği iddia edilebilecektir. Bu konuda değişiklik yapma yetkisi vergide kanunilik ilkesi gereği yasa koyucunun bizzat kendisine aittir.

Sorumlu Vergicilik Bakışıyla

Yasa koyucunun verginin matrahına göre yapılacak olan bir vergilendirme konusundaki yetkisinin Bakanlar Kurulu'na devrinden ziyade kanunda yapılacak düzenlemelerle gerekli vergilendirmenin yapılmasının Anayasa'nın vergilendirme ilkelerine daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

Bakanlar Kurulu'na verilecek yetki ancak belirlenecek listede yer alan mal gruplarına uygulanacak olan vergi oranlarının yine Kanunda tanımlanacak olan sınırlar içerisinde değiştirmesinden ibaret olması, vergilendirmede öngörülebilirlik ilkesine daha uyumlu bir düzenleme olacaktır.

Gerekli esnekliğin, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanacak bu tür düzenlemeler yerine, sınırları baştan belirlenmiş ve hukuki güvenlik sağlayacak nitelikteki kanuni düzenlemelerle sağlanması, mükelleflerdeki güven duygusunun sarsılmasını engellemek için önemli bir unsurdur. Nihat Sönmez/KPMG

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.