Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
AF KANUNLARI KAPSAMINDAKİ İMKÂNLARDAN YARARLANAN VERGİ VE CEZALARDA TESPİT EDİLEN HATALAR İÇİN DÜZELTME TALEP EDİLEBİLİR Mİ? PDF Yazdır e-Posta
20 Şubat 2017

Image

Zaman zaman çıkan vergi affı kanunları ile inceleme, tarhiyat, kesinleşme ve dava aşamasında olan vergi ve cezaların bir kısmının silinerek ve gecikme faizleri düşürülerek tahsilleri öngörülebilmektedir. Ancak bu imkânlardan yararlanılması halinde dava açılmaması şart koşulmaktadır. Peki, bu imkânlardan faydalanan mükellef, daha sonradan (zamanaşımı süresi içerisinde) tarhiyatta açık bir vergi hatası tespit ederse düzeltme imkânına sahip olabilecek mi?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 73. maddesi uyarınca vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Verginin “kanun” ile alınacağı Anayasa emridir, hiçbir kanun ve düzenleme de Anayasa’ya aykırı olamaz. Ayrıca Anayasanın hiçbir yerinde vergi “hata” ile de alınabilir hükmü yer almamaktadır. Duruma bu açıdan baktığımızda açıkça baştan doğmaması gereken bir verginin varlığını, sadece bir düzenlemeden yararlanıldığı için meşru saymak verginin kanuniliği ilkesine aykırıdır.

Ayrıca hata ile vergi alınması olayında sırf af kanunlarından yararlanıldı diye vergiyi meşru saymak ve yargı yolunu kapatmak, verginin kanuniliği ilkesi ile birlikte Anayasa’nın 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kuralına da aykırılık teşkil edecektir.

Bu sebeple af kanunlarından yararlanılsa dahi tarhiyatta açık bir vergi hatası varsa vergi dairesine düzeltme talebinde bulunulmasının mümkün olduğunu düşünmekteyiz.

Nitekim benzer bir olayda, Danıştay 3. Dairesi bir Kararı’nda aşağıdaki hükme varmıştır.

“… davalı İdarece 6111 sayılı Kanun uyarınca yapılandırılan vergi borçlarının davacıya ret ve iadesinin mümkün olamayacağı iddia edilmiş ise de davacı tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında vergi borcunun ret ve iadesinin istenmediği, uyuşmazlığın 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun düzeltmeye ilişkin hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, (…) Elektrik İnşaat ve Malzeme Taahhüt Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen basit raporda, 2005 yılında sahte belge düzenlendiğine dair herhangi bir tespitin bulunmadığı belirtildiğinden, anılan mükelleften alınan faturalar nedeniyle sahte belge kullandığı şüphesiyle takdir komisyonuna sevk edilen mükelleflerle ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı yolundaki İzmir Vergi Denetmenleri Büro Başkanlığı yazısına istinaden davacı dışındaki mükelleflere tarhiyat yapılmamış olması karşısında, davacı şirket adına yapılan tarhiyatların vergi hatası kapsamında değerlendirilerek kaldırılmasının hukuka uygun düşeceği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir. Davalı idare tarafından; olayda herhangi bir vergi hatasının bulunmadığı, davacı şirket adına yapılan tarhiyatların 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuru üzerine yapılandırıldığı ve ilk taksitin ödendiği, 6111 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre ret ve iade işlemi yapılamayacağı ileri sürülerek kararın bozulması istemiştir.

Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Kurulumuzca da uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, oybirliğiyle karar verildi.”

Danıştay Kararı’ndan da anlaşılacağı üzere, vergi hatasının bulunması durumunda, vergi ve ceza af kanunları kapsamındaki imkânlardan yararlansa dahi düzeltme yapılabilmelidir. Emrah AYGÜL/Yaklaşım/Şubat 2017/Sayı:290

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.