Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
VARLIK BARIŞI İLE GEÇMİŞE SÜNGER ÇEKMEK MÜMKÜN MÜ? PDF Yazdır e-Posta
05 Aralık 2016

Image

 

Uygulamada "Varlık Barışı" olarak anılan 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamındaki başvurular 25 Kasım 2016 tarihi itibarıyla tamamlandı. Kanun kapsamında yaptıkları başvurularla birçok mükellef, kesinleşmiş vergi borçlarını ve halihazırda dava aşamasında olan vergi borçlarını yapılandırdı. Ayrıca, Kanun'un getirdiği "matrah artırımı" imkanından yararlanan birçok mükellef de, 2011-2015 hesap dönemlerine ilişkin olarak vergisel koruma sağladı. Kanun'un yayımlandığı tarih itibarıyla vergi incelemesi devam eden mükelleflerden matrah artırımında bulunmayanların ise, inceleme tamamlanıp bir tarhiyat öngörülmesi halinde Varlık Barışı'ndan yararlanmaları halen söz konusu.

Varlık Barışı'ndan Yararlanan Mükellefler Gerçekten "Geçmişe Bir Sünger Çekmiş" Oluyor mu?

Maalesef ki bu soruya dolu dolu "Evet" cevabı vermek mümkün değil. Son 15 yıllık dönemde uygulanan varlık barışlarından sonra ortaya çıkan bazı ihtilaflar, varlık barışından yararlanmanın mükellefler açısından mutlak bir "beyaz sayfa"yı ifade etmediğini gösteriyor. Bu nedenle, Varlık Barışı'ndan yararlanan mükelleflerin, yaşayabilecekleri ihtilaflar hususunda dikkatlerini çekmek isteriz.

Ödeme Emrine Konu Borcun Yapılandırılması ve Haksız Çıkma Tazminatı

6183 sayılı Kanun'un 58. maddesine göre, kendisine ödeme emri tebliğ olunan mükellefin ödeme emrine karşı açmış olduğu davayı kaybetmesi halinde, dava konusu amme alacağı %10 zammıyla tahsil edilir. Uygulamada bu zam "haksız çıkma tazminatı" olarak adlandırılır.

Bu hükümden hareketle, Varlık Barışı'ndan yararlanıp ödeme emrine konu vergi borcunu yapılandıran mükelleflerin ödeme emrine karşı açmış olduğu davadan vazgeçmesi üzerine, vergi daireleri mükellefler adına bu defa da haksız çıkma tazminatı salabilmektedir.

Varlık Barışı'nın daha önceki uygulamalarında bu şekilde talep edilen haksız çıkma tazminatlarına karşı mükelleflerce başvurulan yargı yollarında ise mahkemeler; haksız çıkma tazminatının tahsil edilebilmesi için mükellefin davasında haksız çıkması gerektiğini, vergi affından yararlanmış mükelleflerin davalarında haksız çıktıklarından bahsedilemeyeceğini belirterek, bu tazminatların iptaline karar vermiştir.

Özel Hesap Dönemlerinde Matrah Artırımı ve Zarar Mahsubu

213 sayılı Kanun'un 174. maddesine göre, mükellefler Maliye Bakanlığı'nın izniyle özel hesap dönemi kullanabiliyor. Özel hesap dönemine sahip olan mükelleflerin kazancı, hesap döneminin bittiği yılın kazancı sayılıyor.

Geçmiş yıllardaki Varlık Barışı uygulamalarında, özel hesap dönemine sahip olup kurumlar vergisi yönünden geçmiş yıllara ilişkin olarak matrah artırımından yararlanan ve Varlık Barışı'nın yayımlandığı tarihe kadar vergi dairesine sunduğu 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesi kapsamında matrah artırımından yararlandığı yılların zararlarını tam olarak kullanan mükelleflerin, matrah artırımından yararlandıkları yılların zararlarının ancak %50'sini kullanabileceklerinden hareketle eleştiriye maruz kaldığı görülmüştür.

Bu kapsamda eleştiriye tabi olmuş mükelleflerin başvurdukları yargı yolunda mahkemeler, özel hesap dönemine sahip olan mükelleflerin her ne kadar Varlık Barışı'nın yayımlandığı tarihe kadar sunduğu beyannameler 2016 yılı beyannamesi kabul edilse de, bu beyannamenin verildiği tarih itibarıyla mükelleflerin geçmiş yıl zararlarını tam olarak kullanabilmelerine engel bir durum bulunmadığından, mükellefler aleyhindeki tarhiyatın terkinine karar vermiştir.

Yapılandırılan Tarhiyat Kapsamındaki İndirime Konu Edilen Geçmiş Yıl Zararı ve Devreden KDV'lerin Durumu

Adlarına tarhedilen ve kendilerince dava konusu edilen vergi ve cezalar hakkında Varlık Barışı'ndan yararlanan ve bu konudaki ihtilafları bu şekilde sona erdiren mükellefler, tarhiyatın dayanağı inceleme raporlarındaki geçmiş dönem zararları ve devreden KDV azaltımları hususunda bir belirsizliğe düşmektedir.

Gerçekten de 6736 sayılı Kanun dahilinde bu hususun değerlendirildiği bir hüküm bulunmamaktadır. Özünde hakkaniyet, bu halde zarar ve devreden KDV tutarlarının en azından belirli bölümlerinin de indirime konu edilebilmesini gerektirmektedir.

Bu konuda sorun, Varlık Barışı'ndan yararlanmanın tarhiyatın dayanağı vergi inceleme raporlarındaki eleştiriyi kabul edip etmemek noktasında toplanıyor.

Bu sorun hakkında olmasa da Varlık Barışı'nın hukuki niteliğini değerlendiren mahkeme kararlarında, Varlık Barışı'nın "sulh akdi" niteliğinde olduğuna işaret ediliyor. Buna göre, tarhiyat hakkında Varlık Barışı'ndan yararlanmanın, tarhiyatın dayanağı inceleme raporlarındaki eleştirinin kabul edildiği anlamında yorumlanmaması gerektiği kanaatindeyiz. Bu durumda da, tarhiyatın dayanağı inceleme raporlarında azaltılan geçmiş dönem zararları ile devreden KDV'nin mükelleflerce kullanımı, en azından ihtirazi kayıtla verilecek beyannameler kapsamında, değerlendirilmelidir.

Yapılandırılan Tarhiyat Konusunda Gelecek Dönem Uygulamaları

Karşılaştıkları vergi ve ceza tarhiyatları nedeniyle Varlık Barışı'ndan yararlanan mükelleflerin, tarhiyat dahilinde eleştirilen uygulamalarına gelecek dönemlerde devam edip etmemeleri bir başka sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, Varlık Barışı'ndan yararlanmak, eleştiriyi kabul anlamına gelmemektedir. Bu halde bu durumdaki mükelleflerin de, yapılandırdıkları tarhiyat konusunda gelecek dönem uygulamalarında, eleştiriyi dikkate alarak ihtirazi kayıtla beyanname vermeleri ve yargı yoluna başvurmaları söz konusu olabilecektir.

Görüleceği üzere, Varlık Barışı'ndan yararlanmak bazı ihtilafları sonuçlandırırken, bambaşka ihtilaflara sebebiyet verebiliyor. Varlık Barışı'nın kaynaklık ettiği ihtilafların hemen hepsinde, vergi affından yararlanmanın İdare'nin iddiasını ve/veya inceleme elemanının eleştirisini kabul anlamına gelmediği hususu dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır. Özellikle mahkemelerce çeşitli konularda yaşanan ihtilaflarda verilen kararlardaki "sulh akdi" nitelendirilmesi, bu noktada belirleyicidir. Yusuf Kenan Penezoğlu/KPMG

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.