Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
BÖLGESEL YÖNETİM MERKEZLERİ İÇİN İLAVE GÜVENCE, BÖLGESEL HİZMET MERKEZLERİ İÇİN YENİ TEŞVİKLER GELİYOR! PDF Yazdır e-Posta
12 Temmuz 2016

Image

Meclis’te yasama süreci devam eden yeni kanun tasarısı ile 2012 yılından itibaren irtibat bürosu çatısı altında vergi maliyeti olmadan faaliyet gösterebilen bölgesel yönetim merkezlerinin kurumlar vergisine ve çalışanlara ödenen ücretler yönünden gelir vergisine tabi olmadığı kanunla güvence altına alınıyor. Ayrıca, hali hazırda sadece kurumlar vergisi istisnasına sahip olan bölgesel hizmet merkezleri için de ilave gelir vergisi teşviki getiriliyor.

“Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Yönelik Kanun Tasarısı” TBMM’de görüşülmeye başlandı. Başta vergi kanunları olmak üzere bir çok kanunda önemli düzenlemeler yapan ve yenilikler getiren tasarı ilgili detayları, Sayın Başbakan da bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu.

Tasarıda “bölgesel yönetim merkezleri” ve “bölgesel hizmet merkezleri” ile ilgili de önemli düzenlemeler var. Bu bültenimizde, bu merkezlerle ilgili genel bilgileri, mevcut mevzuat düzenlemelerini ve yeni tasarının getirdiklerini özetlemeyi amaçladık.

1. BÖLGESEL YÖNETİM MERKEZLERİ

A) KAVRAM

Bölgesel yönetim merkezleri, birçok ülkede faaliyet gösteren ‘çok uluslu’ şirketlerin, belirli bir bölgede yer alan iştiraklerini / iş birimlerini yönetmek için kurduğu merkezler olarak tanımlanabilir. Bu merkezlerde, kendi alanları ile ilgili olarak iştiraklerdeki çalışanları yöneten üst düzey yöneticiler ve o yöneticilerin ekipleri istihdam edilir. Gruba bağlı iştiraklerdeki Finans Direktörlerini yöneten “Bölgesel Finans Direktörü ve ekibi”, İK Direktörlerini yöneten “Bölgesel İK Direktörü ve ekibi” ya da iştiraklerin Genel Müdürlerini de yöneten “Bölge Başkanı”, bu birimlerde istihdam edilen yöneticilere ve çalışanlara örnek olarak gösterilebilir.

B) BÖLGESEL YÖNETİM MERKEZLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ HUKUKİ ALTYAPISI

Bölgesel yönetim merkezlerinin vergi maliyeti olmadan Türkiye’de kurulabilmesine yönelik düzenleme, 2012 yılında Ekonomi Bakanlığı tarafından yayınlanan ‘İrtibat Büroları Yönetmeliği’ ile yapıldı. İrtibat büroları, ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla yabancı şirketlerin Türkiye’de birtakım faaliyetleri yapabilmelerine imkan sağlayan hukuki platformlardır. Yabancı şirketler, Türkiye’de açacakları irtibat bürosu ile, Ekonomi Bakanlığı’nın izin verdiği faaliyetleri yapabilir, bu amaçla yabancı ya da Türk çalışan istihdam edebilir, ofis kiralayabilir ve kendi açacağı banka hesabından ihtiyaçlarına yönelik ödemeler yapabilir. Ticari faaliyette bulunmadıkları için, irtibat bürolarının kurumlar vergisi mükellefiyeti yoktur. Ayrıca, çalışanlara yaptıkları ücret ödemeleri de yurtdışındaki ana merkezden gelen fonlarla karşılandığı için bu ödemeler gelir vergisi kesintisine tabi değildir. Diğer bir ifade ile, irtibat büroları, yabancı şirketlerin, izin verilen faaliyetleri vergi maliyeti olmadan yapabilmelerine imkan sağlarlar.

2012 yılında İrtibat Büroları yönetmeliğinde yapılan değişiklikle, yabancı şirketlere, Türkiye’de irtibat bürosu çatısı altında ‘bölgesel yönetim merkezi’ kurma imkanı getirildi. Böylece, 2012 yılından itibaren, bu merkezlerin Türkiye’de vergi yükü olmadan faaliyette bulunması mümkün hale geldi.

C) YENİ TASARININ BÖLGESEL YÖNETİM MERKEZLERİ İLE İLGİLİ MADDELERİ

Her ne kadar Ekonomi Bakanlığı yönetmeliği ile bölgesel yönetim merkezlerinin irtibat bürosu çıtası altında vergi maliyeti olmadan kurulabilmesi mümkün hale gelse de, vergi mevzuatımızda bu konuyu doğrudan ele alan istisna maddelerinin olmaması, bu konuya ilgi duyan yabancı şirketlerin hızlı adım atmasına engel oldu.

İşte yeni torba tasarı, bölgesel yönetim merkezlerinin kurumlar vergisine ve çalışanlara ödediği ücretler yönünden gelir vergisine tabi olmadığını açıkça düzenleyerek, bu konuda vergi mevzuatı kaynaklı tereddüt yaşayan yabancı şirketlerin tereddütlerini gidermeyi ve 2012 yılından beri var olan rejimi daha da canlandırmayı amaçlamaktadır. Tasarıdaki maddelere hızlıca göz atalım:

Kurumlar vergisi muafiyeti: Kurumlar vergisi kanununa ilave edilen bir muafiyet maddesi ile, Ekonomi Bakanlığı tarafından (irtibat bürosu) izni almış bölgesel yönetim merkezlerinin kurumlar vergisine tabi olmadığı kanunla güvence altına alınıyor. Bölgesel yönetim merkezinin, Türkiye’de yer alan gruba bağlı şirketi de yönetiyor olması, bu muafiyete engel teşkil etmeyecek. Muafiyetle ilgili iki temel şart var: İrtibat bürosu çatısı altında kurulacak bölgesel yönetim merkezinin tüm masrafları yurtdışındaki ana merkez tarafından karşılanacak ve bu masraflar daha sonra Türkiye’deki herhangi bir kuruma yansıtılmayacak.

Gelir vergisi istisnası: Tasarıya göre, Ekonomi Bakanlığı tarafından (irtibat bürosu) izni almış bölgesel yönetim merkezlerinde çalışanlara döviz olarak ödenen ücretler gelir vergisine tabi olmayacaktır. Tıpkı kurumlar vergisi muafiyetinde olduğu gibi, gelir vergisi istisnası için de, söz konusu ücret ödemelerinin ana merkez tarafından gönderilecek fonlarla karşılanması ve bu masrafların sonrasında Türkiye’deki bir şirkete yansıtılmaması gerekmektedir.

2.BÖLGESEL HİZMET MERKEZLERİ

A) KAVRAM

Bölgesel hizmet merkezleri, ağırlıklı olarak aynı gruba bağlı şirketlere belirli hizmetleri tek elden, topluca sağlamak amacıyla oluşturulan ve ölçek ekonomisinden yararlanarak bu hizmetlerin maliyetini düşürmeyi amaçlayan merkezler olarak tanımlanabilir. Genellikle iş gücü maliyetinin düşük olduğu ya da teşviklerle desteklendiği ülkelerde kurulan bu merkezlerde, aynı gruba bağlı şirketler için muhasebe, bilgi işlem, yazılım, çağrı merkezi, eğitim, lojistik gibi bir takım destek hizmetleri tek elden sağlanmaktadır. Bölgesel hizmet merkezleri için irtibat bürosu örneğinde olduğu gibi ayrı bir hukuki form bulunmamaktadır; genellikle ilgili ülke mevzuatına göre kurulu şirketlerden ya da mevcut şirketlerin içerisinde yer alan birimlerden bu hizmetler tüm grup şirketleri için sağlanmaktadır.

B) VERGİ MEVZUATIMIZDA BÖLGESEL HİZMET MERKEZLERİ İÇİN SAĞLANAN TEŞVİKLER

Vergi mevzuatımıza bölgesel hizmet merkezleri ile ilgili düzenleme 2012 yılında kurumlar vergisi kanunda yapılan değişiklikle girdi. Buna göre, Türkiye’de bir şirkettin, yurtdışında mukim şirketlere mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti hizmetleri vermesi durumunda, bu hizmetlerden elde edilecek kazancın %50’si kurumlar vergisinden istisna olmaktadır.

Kâr merkezi olmaktan ziyade bir maliyet merkezi olarak faaliyet gösteren bu merkezler için getirilen kurumlar vergisi istisnası, yabancı şirketlerin bu merkezleri Türkiye’de konumlandırması için maalesef yeterli olamadı. Polonya, Macaristan gibi bu merkezlerin yoğunlaştığı iyi ülke uygulamalarında, bu merkezleri cezbetmek için kazanç teşvikinden ziyade istihdam maliyetlerinin azaltıldığı teşviklerin sunulduğu gözlemlendi. İşte yeni tasarı, bu merkezlerde çalışanların gelir vergisi maliyetini azaltmak yoluyla bu hizmetleri veren işletmelere istihdam teşviki sağlamayı ve Türkiye’den bu hizmetleri verecek işletmelerin sayını arttırmayı amaçlamaktadır.

C) YENİ TASARININ BÖLGESEL HİZMET MERKEZLERİ İLE İLGİLİ MADDELERİ

Yeni tasarı, doğrudan ‘bölgesel hizmet merkezi’ ifadesini kullanmasa da, bu hizmetleri ilgilendiren 2 önemli madde barındırıyor:

Genişletilmiş hizmet tanımı:Tasarı, gerek mevcut kurumlar vergisi istisnası gerekse yeni düzenlenen ve aşağıda açıklanacak olan gelir vergisi teşvikinden yararlanacak olan hizmetlerin kapsamını genişletmektedir. Yeni tasarıya gore, kapsamdaki hizmetler şu şekilde sıralanmıştır: ‘mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili Bakanlıkların onayı alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı’nca belirlenen mesleki eğitim

Gelir vergisi teşviki:Tasarı uyarınca, bir işletmenin yukarıda sayılı hizmetleri başka kişi/kurumlar için sağlaması ve bu hizmetlerden elde edilen gelirin %85’inin yurtdışında mukim kişi/kurumlardan elde edilmesi durumunda, bu işletmelere, bu hizmetleri sağlayan çalışanların her birisi için şu andaki hesaplama ile yaklaşık 195 TL’lik bir teşvik sağlanacaktır. Basitleştirmek adına çok kabaca özetlediğimiz teşvikin detaylarını şöyle sıralayalım:

i) Her çalışan için teşvik tutarı, o yılın Ocak ayı geçerli olan asgari ücretin net tutarının, gelir vergisi tarifesinin ilk dilimindeki oranla çarpılması suretiyle bulunacaktır (mevcut durumda, 1,300 TL’lik net asgari ücretin, gelir vergisi tarifesinin ilk dilimdeki oran olan %15 ile çarpılması sonucunda 195 TL’lik teşvik hesaplanıyor. Asgari ücretin net tutarının ya da gelir vergisi tarifesindeki oranın değişmesi durumunda, teşvik tutarı da değişecektir),

ii) Teşvikten yararlanmak için, o hizmetin verildiği yılın tamamlanması ve o yıla ilişkin gelir vergisi /kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gerekiyor. Böylece, geçmiş yıl için %85’lik gelir elde etme şartının sağlanıp sağlanmadığı kesin olarak belirlenebiliyor. Eğer bu şart sağlanmışsa, her çalışan için hesaplanacak teşvik tutarı (şuan için 195 TL), o işverenin beyan edeceği muhtasar beyannamede oluşan gelir vergisi tutarından mahsup edilerek teşvik sağlanmış oluyor.

iii) Son olarak, Bakanlar Kurulu’nun, bu maddede yer alan %85 oranını %50’ye kadar indirmeye ve %100’e kadar çıkarmaya yetkili olduğunu belirtelim. pwc

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.