Türk iş hukukunda iş güvencesi yaklaşık on yıldır mevcuttur. İş güvencesi uygulamasının, işçinin iş ilişkisinin devamlılığı anlamında beklenen faydayı sağladığı söylenemez. Kesinleşen işe iade kararlarının ardından işe başlatılan işçi sayısı son derece sınırlıdır. Esasen işçinin açtığı davada temel amacın, her zaman işe iadesini sağlamak olduğu da söylenemez. İşe başlatmama anını fesih tarihi ve işe başlatmama olayını da fesih sayan görüşler ve bu yönde Yargıtay uygulamasının yansıması olarak, işe iade davaları çoğunlukla tazminat ve işçilik alacaklarının farklarına hak kazanabilmek için açılmaktadır.

Geçersiz fesih nedeniyle işe iadesine karar verilen işçinin boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadar olan ücret ve diğer hakları geçersiz feshi izleyen dönem ücretlerine göre yapılır.

İşe iade davası işçinin lehine sonuçlandığında, başvurusuna rağmen işe başlatılmayan işçinin hizmet süresi 4 ay uzayacaktır. 4 aylık sürenin ihbar ve kıdem tazminatının, yıllık ücretli izin kıdeminin hesabında dikkate alınacağı hem öğretide ve hem de Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Hesaplamada dikkate alınacak ücret de geçersiz sayılan ilk fesih tarihindeki ücrete göre değil, işe başlatmamaya bağlı olarak gerçekleşen son fesih tarihindeki ücret olacaktır. Hamit Tiryaki/Yaklaşım / Mayıs 2016 / Sayı: 281

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.