Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İşçinin Meydana Getirdiği Zarar Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi ve Zararın Tazmini PDF Yazdır e-Posta
09 Şubat 2016

Image

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci fıkrasının (ı) bendi, işçinin meydana getirdiği zarar nedeniyle işverene haklı nedenle iş sözleşmesini fesih imkanını tanımıştır. Buna karşın,6098 sayılı TBK’nın 400. maddesinde yer alan,“İşçinin Sorumluluğu” başlığını taşıyan düzenleme uyarınca; işveren açısından, meydana getirdiği zarar nedeniyle işçinin iş sözleşmesinin feshinde, hafif veya ağır kusur bulunup bulunmadığının da göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. İşçinin ağır kusurlu olması durumunda, iş sözleşmesi tazminatsız olarak feshedilebilecektir. İşçinin hafif kusurlu olması durumunda ise, geçerli feshin hükümleri uygulanacaktır. İşçiye şartları oluşmuşsa, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca ihbar ve kıdem tazminatı ödenerek iş sözleşmesi geçerli nedenle feshedilecektir.

İşçinin meydana getirdiği zararın ücretinden takas edilerek tazmin edilebilmesi için, Borçlar Kanunu’nun 407. maddesi uyarınca; söz konusu zararın bilerek ve istenerek yani kasten meydana getirilmiş olması ve mahkeme kararı olması şartları gerekmektedir. Bu durumda, işçinin her ay hak ettiği ücretinden 4857 sayılı İş Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca dörtte birlik kısmı, verdiği zarara karşı takas edilebilecektir.

İşçinin verdiği zarar karşılığında takasa onay vermesi durumunda ise, takasta herhangi bir sınırlamaya yer verilmemiştir. İşçinin takasa onay vermesi durumunda verdiği zararın tamamının her ay hak ettiği ücretinden karşılanması söz konusu olacaktır. Murat Aygar Yaklaşım / Ocak 2016 / Sayı: 277

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.