Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Limited Şirketlerde, Ortağın, Ortaklıktan çıkarılmasına dair Düzenlemeler PDF Yazdır e-Posta
30 Ocak 2016

Image

Yasada ortaklara çıkma hakkı tanınmış; buna karşılık, şirkete de ortağın şirketten ayrılmasını isteme imkanı sağlanmıştır. Bunun için şirket sözleşmesinde bir ortağın hangi sebeplerle genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceğinin belirlenmesi gerekmektedir (YTTK md. 640/1). Ortağın şirketten çıkarılmasına karar vermek genel kurulun devredilmez görevleri arasında bulunduğu (YTTK md. 616/1-h) ve Kanun’un emredici düzenlemelerine aykırı işlemler hükümsüz olduğundan (BK md. 27/1) dolayı, bir ortağın şirketten çıkarılmasına yönelik olarak şirket sözleşmesinde yer alan şartlar oluşmuş olsa dahi, kararın genel kurulca verilmesi gerekmektedir. Genel kurulca ortağın çıkarılması veya çıkarılması için dava yoluna gidilmesine yönelik karar, oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması şartıyla temsil edilen oyların en az üçte ikisinin katkısıyla alınmalıdır (YTTK md. 621/1-h).

Diğer taraftan, şirkete ayrıca haklı sebeplerin varlığı halinde ortağın şirketten çıkarılmasına yönelik dava açma hakkı da sağlanmıştır (YTTK md. 640/3). Gerçekten de bazı şirketlerde ortağın hangi hallerde çıkarılacağına ilişkin bir düzenleme yapılmamış olabileceği gibi şirket sözleşmesinde öngörülmeyen başkaca bir haklı sebep de ortaya çıkabilecektir. Dolayısıyla yasa koyucu ortaklıktan çıkarmayı tıpkı otaklıktan çıkma işleminde olduğu gibi sadece şirket sözleşmesi ile sınırlı tutmamış; gerek ortaklara ve gerekse şirkete şirket sözleşmesi dışındaki bir haklı sebebin varlığı halinde dava açma seçeneği sağlamıştır.

Öte yandan tıpkı çıkma davasında olduğu gibi ortağın çıkarılması davasındaki haklı sebepler de Kanun’da tanımlanmamış; ancak bu kavram yüksek mahkeme kararlarında, ortaklar arasındaki güvenin zedelenmesi, çoğunluk gücünün kötüye kullanılması, hissedarlar arasında husumet bulunması olarak şekillenmiştir.

Bununla birlikte mülga Ticaret Kanunu döneminde limited şirketler asgari iki ortakla kurulduğu için bu ortaklar arasında meydana gelen olumsuzlukların giderilememesi hallerinde yüksek mahkemece şirketin feshi için haklı sebebin oluştuğundan bahisle bu durumdaki limited şirketler hakkında fesih kararı verilmekte idi(4). Ancak yeni Ticaret Kanunu ile limited şirketlerin de tek ortaklı olabilmelerine olanak tanındığından(5) dolayı, bundan böyle iki kişilik limited şirketlerde şirketin feshi söz konusu olmaksızın ortaklığı sürdüremeyecek ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasının mümkün olacağı anlaşılmaktadır.

Hatta Yargıtay’ca, mülga Ticaret Kanunu döneminde iki ortaklık limited şirketler tarafından açılmış bulunan davaların da 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 3. maddesi kapsamında(6) 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre çözüleceği benimsendiğinden(7) mülga Kanun döneminde yargıya intikal edip henüz hakkında hüküm tesis edilmemiş iki ortaklı limited şirketlerde ortaklar arasında meydana gelen anlaşmazlıklar için şirketin feshi yerine tek ortakla devam etmesine yönelik kararlar alınabilecektir.

Bununla birlikte, belirtmek gerekir ki, kanunda ortaklara çıkma davasına katılma imkanı tanınmış iken çıkarma davası için böyle bir iştirakten bahsetmek mümkün değildir (YTTK md. 639/4). Ancak, hakkında genel kurulca çıkarma kararı verilen ortağın söz konusu kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açma imkanı mevcut olup; tebliğden itibaren söz konusu (hak düşürücü) süre içinde iptal davası açılmayan çıkarma kararlarının kesinleşeceği düşünülmektedir (YTTK md. 640/2). Özdem SATICI TOPRAK  Yaklaşım / Ocak 2016 / Sayı: 277

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.