Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İflas Takibindeki Alacaklar Değersiz Alacak Mıdır? PDF Yazdır e-Posta
19 Ocak 2015
Image

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun değersiz alacakları düzenleyen 322’ nci maddesi aşağıdaki gibidir:

Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.

Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.

İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.

Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, bir alacağın değersiz alacak olması için tahsil imkânının tamamen ortadan kalkması gereklidir.

Bir alacağın değersiz alacak sayılması kazai bir hükme ve kanaat getirici vesikaya dayanması gerekmektedir. Kazai hüküm, mahkeme kararını ifade ederken, kanaat getirici vesika için, alacaktan vazgeçildiğine dair mahkeme huzurunda yapılan çift taraflı irade beyanı, borçlunun gaipliğine ve mal varlığının bulunmadığına dair mahkeme kararı gibi örnekler verilebilir.

İflas Takibinin Alacaklar Üzerindeki Etkisi

İflas açıldıktan sonra borçluya ait haczedilebilen bütün alacak, mal ve hakları iflas masasının mamelekine geçer, dolayısıyla müflis bunları azaltıcı tasarrufta bulunamaz.

İflasın açılmasıyla birlikte müflisin gerek vadeli gerek vadesiz borçları muaccel hale gelir. İcra İflas Kanununun 193’ üncü maddesine göre daha önce başlanan haciz yoluyla takipler durur. Alacaklıların borçluya karşı bu alacakları açısından dava açamazlar, yeni bir icra takibi başlatamazlar.

Bu nedenle borcun tahsili açısından yapılacak işlem, iflas masasına başvurudur. İflas masasının tasfiyesi sonucunda müflisin alacakları, mevcutlar, hakları paraya çevrilerek alacaklılara ödeme yapılmaktadır.

Dolayısıyla borçlunun iflas takibinde olması, alacağın tahsil imkânını ortadan kaldırmamakta, alacağı şüpheli alacak haline getirmektedir. Bunun nedeni, iflasın sonuçlanmasıyla alacağın tamamının ya da bir kısmının tahsil ihtimalinin bulunmasıdır.

Bu açıdan, iflas takibinde olan alacakları değersiz alacak olarak nitelendirmek mümkün değildir.

Şüpheli ticari alacakları düzenleyen VUK’ un 323’ üncü maddesine göre, bir alacağın şüpheli alacak olması için “dava ya da icra safhasında olması veya dava/icra takibine değmeyecek küçük alacak” olması gereklidir.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, İcra İflas Kanununa göre iflas takibinde olan alacaklar için dava açılması ya da icra takibine başlanması mümkün değildir. Yani alacaklı, hukuken, söz konusu alacak için ne dava açabilmekte, ne de icra takibi başlatabilmektedir.

Bununla birlikte, hukukta bireysel icra takibi “cüzi icra” olarak tanımlanırken, iflas takibi “külli icra” olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla, iflas takibi işlemi, iflas masasına başvuran tüm alacaklılar açısından icra takibi niteliğindedir.

Söz konusu etkenler bir arada değerlendirildiğinde, iflas masasına başvurmak şartıyla, iflas takibi, alacağın şüpheli ticari alacak sayılması için gerekli şartları sağlamaktadır. İdare tarafından verilen özelgeler de bu yöndedir.

İflasın tamamen sonuçlanmasıyla, müflisin varlıklarının alacağın tamamını karşılamaması durumunda, mahkeme kararına göre tahsili imkânsız hale gelen tutar, alacaklı açısından değersiz alacak haline gelir.

Alacağın tamamının bir kısmının tahsil edilmesi durumunda ise tahsil edilen tutar şüpheli alacak niteliğini kaybeder.

Bu noktada, karşılık ayrılması gereken dönemin iflas masasına başvurunun yapıldığı, yani icra safhasının başladığı hesap dönemi olması gerektiğini belirtmek gerekir. Bu dönem geçtikten sonra söz konusu alacaklar için karşılık ayırma hakkı ortadan kalkmaktadır.

Bu açıklamalar doğrultusunda, iflas takibinde bulunan alacakları, tahsil imkânının tamamen ortadan kalkmaması dolayısıyla değersiz alacak olarak nitelendirmek mümkün değildir. Ancak söz konusu alacaklar için VUK’ un 323’ üncü maddesi gereğince iflas masasına başvurulduğu dönemde şüpheli alacak haline geldiği için karşılık ayırmak mümkündür. Aytaç AYGÜN/Yöntem YMM


Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti./Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.