Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Transfer Fiyatlandırması İncelemeleri PDF Yazdır e-Posta
25 Kasım 2014
Image

Transfer Fiyatlandırması Nedir? 

Transfer fiyatlandırması, vergi külliyatımıza 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13‘üncü maddesi ile girmiştir. Benzer düzenleme yürürlükten kaldırılmış olan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda “örtülü kazanç” olarak yer alıyordu. Yeni düzenlemenin “örtülü kazanç” uygulamasından farkı, söz konusu düzenlemenin daha objektif ve OECD tarafından benimsenen ilkelere uygun olması.

01.01.2007 tarihinde yürürlüğe girmiş olan “transfer fiyatlandırması” ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanmış düzenlemeler bulunuyor.

Özetle, “transfer fiyatlandırması” düzenlemesinin amacı, ilişkili kişilerden mal veya hizmet alımları ya da satımları yapan vergi mükelleflerinin gelirlerinin, vergi kanunlarına uygun olarak beyan edilmesini sağlayarak, transfer fiyatlandırması yoluyla “vergi matrahının aşındırılmasına” engel olmaktır.

Emsallere Uygunluk Nedir?

Emsallere uygunluk, transfer fiyatlandırması uygulamasının temelini oluşturur. Bu ilke, ilişkili kişilerle yapılan alım satım işlemlerinin, aralarında bu şekilde bir ilişki olmasaydı oluşacak fiyat veya bedeli işaret eder. Bu nedenle, transfer fiyatlandırması üçüncü kişilerle gerçekleştirilen işlemlerde alım veya satım bedeline uygulanan fiyat, piyasa veya pazar koşullarına göre belirlendiğinden, aynı esasın ilişkili kişilerin kendi aralarındaki işlemlerde de uygulanmasını gerektirir. 

Emsallere uygunluk ilkesi yurt içinde veya yurt dışında bulunan ilişkili kişilerle yapılan işlemleri kapsar. 

Grup İçi İşlemlerde Transfer Fiyatlandırması Nedir?

OECD düzenlemelerine paralel olarak grup içi hizmetler hakkında temel ilkeler bulunmaktadır. Bunlar özetle şöyle tanımlanmıştır; 

  • Hizmetin gerçekten sunulmuş olması,
  • Hizmet alan kurumun veya mükellefin söz konusu hizmete ihtiyacı olması,
  • Alınan hizmetin bedelinin “emsallere uygun” olması,

Vergi İdaresi tarafından yayımlanan düzenlemelere göre, grup içi şirketlerin kendi aralarındaki hizmetlerde emsallere uygun bedel transfer fiyatlandırması yöntemlerine uygun olarak tespit edilmelidir. 

Vergi Denetimlerinde “Transfer Fiyatlandırması'' na Yaklaşım

Bilindiği üzere, vergi incelemeleri 646 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 10 Temmuz 2011 tarihi itibarıyla tek çatı altında toplanmıştır. Söz konusu düzenleme ile oluşturulan birimlerden biri de transfer fiyatlandırması incelemelerini gerçekleştirecek “Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurt dışı Kazançlar Grup Başkanlıkları” olmuştur.

Söz konusu birime bağlı vergi müfettişlerinin gerçekleştirdikleri incelemelerde emsallere uygunluk konusunda ortak bir yaklaşım görülmemektedir.

Grup işlemleri ile ilgili olarak yukarıda belirtilen esaslar dikkate alındığında vergi mükelleflerinin, ilişkili kişilerden satın aldıkları hizmetler için gerekli şartlar ile birlikte uygun belgelendirmeyi de yapmaları gerekmektedir.

TTK’ ya Göre Yönetim Kurulu Görev ve Yetkileri ile Transfer Fiyatlandırması İlişkisi

Bazı hizmetleri “grup içi şirketler veya ilişkili kişilerden” satın alan vergi mükellefleri yukarıda belirtilen esaslara uygun olmalıdır.

Transfer fiyatlandırması uygulamasında bu esaslar dikkate alınmalıdır. Ancak son dönemlerde grup içi şirketlerden sağlanan hizmetlerde şartların sağlanmadığı iddiasıyla transfer fiyatlandırması incelemeleri gerçekleştiriliyor. Bu amaçla, “hizmetin gerçekten sunulmuş olmadığı, hizmet alan kurumun veya mükellefin söz konusu hizmete ihtiyacının olmadığı” iddia ediliyor. Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu’nun 374’üncü maddesi esas alınarak Türkiye’deki şirketin yönetim kurulunun grup içinden satın alınan bazı hizmetleri bizzat yerine getirmesi, bunları yurt dışından sağlamaması iddia edilebiliyor. 

Bunun için de gerekçe olarak, grup şirketlerinden alınan hizmetin bedelinin “emsallere uygun” olmadığına ilişkin çalışmalar “yönetim kurulu” için devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nun 374’üncü maddesi dayanak gösterilmektedir. Söz konusu madde gerekçesine bakıldığında, bu madde düzenlemesi ile yönetim kurulunun işlevlerini, diğer bir deyişle, yönetim hakkının sınırlarını çizmektedir. Şirketin işletme konusunun elde edilebilmesi için yapılması gerekli bütün iş ve işlemler yönetim kurulunun veya bunları devir halinde yönetimin yetkisinde olduğu belirtilmektedir.

Dolayısıyla, yönetim kurulu görev ve yetkilerini kullanırken gerekli gördüğü durumlarda dışarıdan hizmet satın alabilecektir. İhtiyaç duyulan hizmet üçüncü kişilerden alınabileceği gibi ilişkili kişilerden de alınabilir. Bu durumda da emsallere uygun fiyatların uygulanıp uygulanmadığı önemli olup, emsallere göre daha yüksek satın alma söz konusu olursa “transfer fiyatlandırması” düzenlemesi karşımıza çıkacaktır.

Transfer fiyatlandırması açısından yapılması gereken, gerçekten hizmet alındığında ve bu hizmete ihtiyaç olduğunda yapılması gereken, hizmet bedelinin emsallere uygun olup olmadığının belirlenmesidir. Bu yapılmadan, her durumda söz konusu görevleri yönetim kurulundan beklemek doğru bir yaklaşım değildir.

Kaldı ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 195 ila 199’uncu maddelerine göre; bağlı şirket ile hâkim şirket arasındaki işlemlerde, hâkim şirket bu konumunu kullanarak gerçekleştirdiği işlemlerde, bağlı şirketi zarara uğratırsa, söz konusu zararın karşılanması gerekliliği ortaya çıkabilmektedir.  Türkiye’de bulunan bir şirketin hâkim ortağı yurt dışında ise Türkiye’de bulunan bağlı ortaklık nedeniyle, söz konusu TTK maddeleri bağlı ortaklık için de geçerli olacaktır. 

Neden Transfer Fiyatlandırması Kırk Katır veya Kırk Satır?

Bilindiği üzere, Türkiye’nin diğer devletlerle imzaladığı çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında “serbest meslek ödemelerinden stopaj alma hakkını bırakmaması” OECD Model Anlaşması’na koyduğu rezerv sayesindedir. Bunun gerekçesi de Türkiye’nin kendi vergi matrahını aşındırmaya karşı bir önlem almasıdır. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen vergi denetimlerinde yurt dışına yapılan serbest meslek ödemeleri yeniden bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Söz konusu incelemelerde yurt dışına yapılan serbest meslek ödemeleri yurt dışından verildiğinde veya Türkiye’ye gelinerek verilse de, 183 günü aşmadığı takdirde serbest meslek ödemelerinden stopaj yapılmamaktadır.

Bu kapsamda 183 günü aşan serbest meslek ödemeleri nedeniyle yabancı kurumlarda veya grup içi hizmetlerde stopaj uygulaması yapılmaktadır. Fakat vergi denetimlerinde stopaj ödenen bu serbest meslek ödemelerinin ayrıca “transfer fiyatlandırması yolu ile örtülü kazanç dağıtımı” eleştirisi ile vergi salınmakta ve ceza kesilmektedir.

Diğer bir güvenlik aracı olan “transfer fiyatlandırmasının” ikna edici bir emsal çalışması yapılmadan, bu hizmetlerin yönetim kurulu üyeleri tarafından yerine getirilebileceği iddiası ile vergiler salınması ve ceza kesilmesi her şeyden önce haksız vergilemedir. Bu nedenle, ikna edici emsal çalışmaları yapılmadan gerçekleştirilen vergi incelemeleri kırk katır mı kır satır mı sonucunu ortaya çıkarmaktadır. 

Bu konuda OECD’nin belirlediği esasları 5520 sayılı Kanun’un gerekçesinde kabul eden ve buna uygun düzenlemeler yapan Türkiye Vergi İdare ve Vergi Denetim Kurulu'ndan bu esasları uygulayan mükellefleri cezalandırmaması Türkiye’de üreten ve istihdam yaratan yatırımcıların beklentisidir.  Abdulkadir Kahraman

 http://www.kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=364


Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti./Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.